Yazımıza önce Artvin bölgemizde olan sel felaketi ile başlayalım. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Artvin halkına geçmiş olsun, İnşallah Allah böyle acıları bir daha göstermez. Bu hafta; sel felaketleri, artan terör belası ve seçim kararı, seçim hükümetinin kurulması sürprizi ile geçti. Milliyetçi Hareket Partisi kurucu Genel Başkanı merhum Alpaslan Türkeş'in oğlu Tuğrul Türkeş'e Ak Parti'den bakanlık teklif edilmesi en büyük sürpriz oldu. Ankara kulislerinde Tuğrul Türkeş’in Ak Parti hükümetine bakan olarak geçeceği konuşuluyordu. Konuyu daha önce bilmeyenler için sürpriz oldu. Geçmişte Muhsin Yazıcıoğlu’ndan sonra MHP' den ayrılmış en önemli kişi olacak. Belki ihraç edilecek. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu gibi MHP’den bir parça kopmasını beklemiyorum. Tuğrul Türkeş’in Ak Parti seçim hükümetinde bakan olması sanki daha önce ayarlamıştı. 7 Haziran seçimlerinden sonra Deniz Baykal’dan sonra Cumhurbaşkanı ile görüşen kişi Tuğrul Türkeş'di. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Cumhurbaşkanı ile görüşen milletvekilini tespit ettiğimizde ihraç edeceğim” demişti. Fakat Türkeş’in ismi nedeniyle olay kapatıldı. Bakanlık davetine Tuğrul Türkeş’in “Evet” demesi, Devlet Bahçeli’nin elini güçlendirdi. Hemen disiplin kuruluna, ‘ihraç edilmesi’ talebi ile verildi. MHP’den Tuğrul Türkeş’in gitmesi partiye kayıp olmayacaktır. Ak Parti için de kâr sayılmamalı. Ak Parti'de bu tip örnekler vardır. Bakanlığa getirilen bu tip siyasetçilerden hangisi Ak Parti’de? Belli ki Tuğrul Türkeş 1 Kasım seçimlerinde Ak Parti’den milletvekili adayı olacak. Bugün Tuğrul Türkeş’in Ak Parti'ye geçişine Fenerbahçe’nin yıldız transferi Nani gibi yıldız oyuncu methiyelerini anlatanlar, konuşanlar, yazdıklarını ve konuştuklarını arşivlerine koysunlar. Bir söz vardır: “Tarih tekerrürden ibarettir.” Tuğrul Türkeş’in Ak Parti’ye geçişi Ak Parti'den MHP’ye giden oyların geri dönmesine engel olacaktır. Seçim hükümeti üzerinden ortaya çıkan pozisyonları değerlendirelim. AK Parti’nin ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yeni döneme dair hayli şaşırtıcı adımlar atacağına işaret ediyor. Seçim kabinesinde Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun vefatından sonra Büyük Birlik Partisi eski Genel Başkanı Yalçın Topçu'yu bakan yapması şaşırtıcı hedefi olan bir adımdır. 1 Kasım ile ilgili ‘MHP ve BBP’nin taban desteğini alma varyasyonları’ diyebiliriz. Nitekim yukarıda belirttiğim Milletvekili Tuğrul Türkeş’in, kendisine seçim hükümetinde teklif edilen bakanlık teklifini kabul etmesi, hayli ilginç tartışmaya kapı açacak bir gelişme.

STRATEJİK ÇALIŞMA

Hükümet kurma görevini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan alan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, üç muhalefet partisinden yaptığı tercihlere birer birer bakıldığında; taktik, toplamda ise stratejik bir çalışmanın sonucu olarak okunabilir. MHP’nin efsane lideri Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş’e yapılan teklifin, kendisi tarafından kabulü ise MHP içinde çok farklı tartışmalara kapı açacaktır.

AİLE VE ÜLKÜCÜ CAMİA

Tuğrul Türkeş’in seçim hükümetinde yer alması, elbette içinde bulunduğu siyasi hareketin efsane liderinin oğlu olması boyutuyla anlamlı. Ancak bu noktada önemli olan, bu kabulün Türkeş’in gerek aile, gerekse ülkücü camia ile birlikte okunması nasıl olacak? Devlet Bahçeli’nin her adımını ‘devlet’ başlığı altında okuyanların ezberlerini sarsabilir bu gelişme.

MHP GRAFİĞİNİN ÖZETİ

Türkeş’in bu tercihi, yukarıda ifade ettiğimiz ve MHP tabanında hayli karşılık bulan koalisyon talebiyle birlikte, mutlaka yeni dönemin siyasi tercihlerini etkileyecek mi? Geleneksel anlamda MHP’nin oy deposu olarak tarif edilen İç Anadolu ve Sünni Türkmen oylarının uzun zamandır AK Parti’ye yönelmiş olması; diğer yandan MHP’nin bugüne kadar çok zayıf olduğu kıyı bölgelerinde şaşırtıcı çıkışlar yapması, son yıllarda bu partinin yaşadığı inişli çıkışlı grafiğin kabaca özeti aslında

MHP KAPILARI KAPATTI

Neredeyse tüm siyasi seçeneklere, görüşme taleplerine ve yaklaşımlara daha başından itibaren kapısını kapatan bir parti, ‘tekrar seçim’ diye ifade ettiğimiz 1 Kasım’da nasıl bir sonuç alacak? Devlet Bahçeli, kuşkusuz partisine çok hakim bir genel başkan görüntüsü veriyor. Ancak bu yeni dönemde, mesela 2002 seçimlerinde yaşanan sonuçlara benzer bir yere savrulması mümkün mü? İşte bu sorunun cevabı, aynı zamanda 1 Kasım gecesi nasıl bir iktidar denkleminin olacağını da bize verecek. HDP’nin isim tercihlerine bakmaksızın başından itibaren seçim hükümetinde yer alacağını açıklaması, öncelikle siyasi merkezde aradıkları meşruiyet zemini açısından önemli olsa gerek. Böyle bir tercih, bunca terör eyleminin ve arkasını bu örgütlere yasladığını açıklayan bir partinin, siyasi merkezdeki arayışlarına küçük bile olsa katkı sağlayabilir mi? Doğrusu çok zor ve yeni bir seçimde HDP’nin de aynı oranlarda oy alıp almayacağını belirleyecek önemli başlıklardan birisi de bu. AK Parti ve HDP’nin bir hükümet ortağı gibi seçim meydanlarına taşınmasının, CHP veya MHP’ye oy getireceği tezine gelince. Bunun hiçbir siyasi karşılığı yok. Seçmen kimin hangi tercihe hangi cevabı verdiğini şaşırtıcı bir titizlikle görüyor ve bu durum da mutlaka sandığa yansıyacaktır.Ak Parti nasıl tek başına iktidar olur? Bu tip Tuğrul Türkeş ve Yalçın Topçu hamleleri Ak Parti'yi tekrar iktidara taşımaz. Ak Parti kendi içindeki transferi gerçekleştirirse, tek başına %50 ile iktidar olur. Özüne dönerek. Başka seçenek aramayagerek yok. Ak Parti’ye “GÜL” yeter.