22 Ocak: Manisa’da deprem
24 Ocak: Elazığ ve Malatya depremi41 kişi hayatını
kaybetti.
5 Şubat: Van’da çığ felaketi: 41 kişi hayatını kaybetti.
5 Şubat: Sabiha Gökçen Havalimanı’nda facia. 3 kişi öldü
180 kişi yaralandı.
11 Mart: Corona virüsü salgını.
24 Ağustos: Giresun’da Sel. Dereli adeta yok oldu.
30 Ekim İzmir Depremi!
Artık kesinlikle tescillendi ki; 2020 bir felaketler yılı
oldu. Yukarıdaki liste sadece ülkemizde yaşanan büyük felaketler ve acılar
olarak yaşandı. Dünyada ise çok daha büyük felaketler ve acılar
yaşandı/yaşanmaya devam ediyor…
Allah’tan gelene razı olmak ve isyan etmemek gerek ama bu
kadar fazla felaket ve acı insanlık için biraz ağır geldi. Ancak tüm
felaketlere ve acılara rağmen en büyük çare yine kendimiz olmalıydık. Bu
anlamda devlete büyük görevler düşüyordu. Ki; devletimiz tüm bu felaketlerde
anında ve her şeyiyle vatandaşlarının yanında olmasını bildi. Dünya da yaşanan
felaketleri ve insanların çaresizliğini, devletlerin çok geçiken önlemlerini
hep birlikte izledik. Dünyanın en büyük felaketi olan Korona salgınında büyük
devletler vatandaşlarını ölüme terk ederken, yaşlılar evlerinde yalnızlıktan
can verirken ve hiçbir bırakın sağlık desteğini, maske desteği bile veremezken,
Türkiye Cumhuriyeti devleti tüm imkanlarıyla en hızlı bir şekilde vatandaşına
sahip çıktı, tüm sağlık ihtiyaçlarını ücretsiz verdi ve üstüne tüm dünya
ülkelerine yardım gönderdi. Büyük devlet olmak işte böyle bir şeydi.
Ülkenin neresinde olursa olsun, yaşanan tüm felaketlerin
ardından anında olay yerine ulaşan devlet tüm imkanlarıyla vatandaşının
mağduriyetini gidermek için büyük çabalar ve örnek davranışlar sergiledi.
Manisa’da, Elazığ’da, Malatya’da olan depremler sonrası devlet tüm yaraları
anında sararak acıları hafifletti. Millette her felaketten sonra müthiş bir
dayanışma göstererek devletinin ve felaketzelerin yanında yer aldı. İşte en son
Giresun’da yaşanan sel felaketinde ve adeta yok olan Dereli’de devlet tüm bakanları
ve imkanlarıyla adeta Giresun’da yattı kalktı. Eskiden hep televizyonlarda ve
lüks makam arabalarında görmeye alışık oldukları bakanlar, ayaklarında çizme,
ellerinde değnek arama-kurtarma çalışmalarında vatandaşla birlikte gece-gündüz
çalıştı. Aylarca Giresun’da kalarak tüm sorunları yerinde yönetti. Selden zarar
gören tüm yaralar hızlı bir şekilde sarıldı/sarılmaya devam ediyor.
Şimdi de İzmir büyük bir deprem ve felaketi yaşıyor.
Depremden birkaç dakika sonra AFAD deprem bölgesinde çalışmalara başladı.
Devletim tüm kurumları anında olay yerindeydi. Kolay değildi. Can pazarı vardı
ve her saniyenin önemi vardı. İşte bu hız sayesinde mucize haberleri de hemen
gelmeye başladı. Akşam haberlerinde enkaz altından sağ kurtarılanların haberi
yüreklerimize su serpti.
Acı ve felaket ne kadar büyük olursa olsun. Önemli olan
sonrasında yaşananlardır. Çaresizce olayları seyretmek ya da büyük imkanlarla
müdahale edenimle yeteneği. Çok şükür ki ülke olarak her türlü felaket sonrası
anında müdahale ve yaraların sarılması noktasında büyük hıza sahibiz. Allah bir
daha böyle felaketleri ülkemize ve insanımıza yaşatmasın. Allah devlete ve
millete zeval vermesin. İzmir depreminde hayatını kaybedenlere Allah’tan
rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum Geçmiş olsun İzmir, geçmiş olsun
Türkiye…