Merhabalar.
Uzun zamandır salgın, korunma yolları, neler yapmamız ve
nelere dikkat etmemiz gerektiği, hastalık tablosunun nasıl olduğu ve tedavi
şekillerini konuşuyoruz. Artık kendini ifade edebilen en küçük çocuktan,
demansif bulguları olmayan ileri yaştaki herkese kadar hepimizin bu konuda bir
fikri ve davranış şekli var. Her ne kadar kendimizi korumaya çalışsak da
hassasiyetlerimizin farklı olması, hayata bakış açımız ve konuya verdiğimiz
önemin çeşitliliği sebebiyle bireysel olarak aldığımız tedbirler yetmeyince, bir
süre kısıtlamalarla korunmaya çalıştık. Korunduk da. Hasta sayısı, yoğun bakım
ihtiyacı ve ölümler giderek azaldı, ta ki normalleşme sürecine geçinceye kadar.
Bunun açık ifadesi şu, biz kendimizi koruyamıyoruz ya da bizim kendimizi
korumak gibi bir gayretimiz yok. İş eleştirmeye gelince herkesten çok fikri
olanlar ne yazık ki kendi davranışlarını eleştirme konusunda objektif değil.
Artık salgında, salgınla birlikte, salgına rağmen yaşamayı
öğrenme zamanı. Tüm bunları öğrenmiş olduğumuzu düşünerek hafta sonu açık
havada gerçekleşen bir festivale katıldım. Başka bir şehre kendi aracımla
gittim ve maske-mesafe-temizliğe özen gösterdim. Festival açık alandaydı,
gerekli tüm uyarılar her yerde vardı. Görsel olarak da belirli periyotlarla
salgın ve korunma yolları hatırlatıldı. Şu an için topluma yapılacak olanın en
fazlası da buydu fakat konuşmalarda sık sık “Pandemi sonrası eğlenmeye ihtiyaç
duyulduğu” cümlesini duydum. Halbuki sonrası değildi, pandeminin tam da yoğun
olduğu dönemlerdi. Oluşan ve oluşturulan algının yanlışlığını, bilimsel veriler
ve istatistikleri takip eden herkesin anlayacağı aşikardı.
Uzun bir aradan sonra ilk defa bu kadar kalabalık insan
topluluğunu bir arada görüyordum. Görüyordum ama görmek istediğim bu değildi.
Maskeli insan sayısı yok denecek kadar azdı, mesafeli olmak bir yana özelikle
yakın olma çabası vardı. Sanki başka bir gezegende ya da salgından önceki
zamanlardaydım. Açık havadaydık evet ama bu maskesiz-mesafesiz bir arada
olmamız demek değildi. Bir süre etrafı gözlemledim, aklımda serviste takip
ettiğim hastalar, yaptığım vizitler ve hasta yakınlarına verdiğim vefat
haberlerindeki duygularımla. Anlamakta güçlük çektim, bu kadar rahat
olunmasındaki nedeni aklım almadı. Bugüne kadar verdiğimiz tüm emeklerin
anlaşılamamış olduğunu, boşa gittiğini düşünmekten de kendimi alamadım. Hasta
sayısı artarken ne aşı, ne de hastalığı geçirmiş olmak bu kadar rahat
olunmasının bir gerekçesi olabilirdi. İnsanları anlamaya çalıştım, anlayamadım.
Anladığım tek şey, salgınla yaşamayı öğrenememiş olduğumuz gerçeğiydi. Bunu
öğrenemedikçe de sona ulaşmamızın mümkün olmayacağı çok açık. Elbetteki
eğlenelim, aktiviteler olsun, onlara katılalım ama kontrolü de elden
bırakmayalım ki ağır bedeller ödemek zorunda kalmayalım. Verdiğimiz emekler
boşa gitmesin, yaşam ışığımız hiç sönmesin, hayatlar elimizden kayıp gitmesin,
güzel günler geri gelsin.
Sağlıcakla kalın.