Merhabalar,
Yine yoğun geçen bir nöbet çıkışı, yine güneşli bir sabah ve
yine ben. Tekrar eden bir döngü içinde hepimiz görevlerimizi yerine
getiriyoruz, biri bitiyor, başka bir seviyede bir diğeri başlıyor sıklıkla.
İlla çalışmak değil bahsettiğim, yaşam içerisinde yaptığımız her şey. Devam
eden döngü içerisinde, görev kabul ettiğimiz yapacaklarımıza odaklanıp yaşamı
kaçırıyoruz çoğu zaman.
Bir süredir yaşadığımız bu pandemi sürecinde, sosyal
izolasyon nedeniyle daha çok evde vakit geçirmeye başladık. Süre uzadıkça ve
belirsizleştikçe sıkıldık, gerildik ve kaygılandık. Kimimiz için hareketli
yaşamdan durağan yaşama geçmek zorken, kimimiz için sevdiklerimizden uzak
kalmak yorucu geldi. Bazılarımız için geçim derdi ve ekonomik kaygılar süreci
zorlaştırırken, bazılarımız için belirsizlik endişe verici oldu. Evde kalmak, yoğun süreçlerde cazip gelirken
ve dinlendiriciyken, mecburi olunca hepimizi yordu. Yaşadığımız çağda hayatımız
o kadar dışarıda kalmak üzerine kurulmuş ki, evde kalmak zor geldi.
Aslında bu kimimiz için uzun, kimimiz için kısa süreç bize
bir öz değerlendirme fırsatı verdi. Vermediyse de şimdi bunu fırsata çevirme
zamanı..
Mesela tam da şimdi ne yapmak isterdiniz? En çok kimleri
özlediniz? Kimlerden uzak kalmak iyi geldi? Kimlerle kucaklaşmak size iyi
gelirdi? Keşke şimdi yanımda olsaydı dediğiniz kimler var? Mekân olarak uzak
kaldığınız bir yerin özlemini hissettiniz mi? İzolasyon bitince ilk ne yapmak
istersiniz? İşinizden ayrı kaldıysanız en kısa sürede başlamak ister misiniz?
Çalışmak isteme nedeniniz ekonomik kaygılar mı, işinize olan sevginiz mi? Bu ve
benzeri sorular uzar, gider. Aklımıza gelen tüm bu sorulara vereceğimiz
cevaplar aslında duygu anlamında bizim özetimiz.
Bir de şu açıdan bakalım. Bu süreci mutlu mu geçirdik,
mutsuz mu? Mutlu olmak için nedenler mi aradık, mutsuz olmak için nedenler mi?
Sabır gösterebildik mi? Öfkemizi kontrol edebildik mi? Sadece her yeni güne
ulaştığımız için bile şanslı olduğumuzu fark edebildik mi? Vaktimizi nasıl
değerlendirdik? Bu süreçte ne ürettik? Bu zamanların da şöyle iyi bir yanı oldu
diyebileceğimiz neler var? Düşüncelerimizde değişiklikler oldu mu? Aslında ne
kıymetliymiş de anlayamamışız dediğimiz her ne varsa değerini gerçekten bilecek
miyiz?
Yani evde kalmak sadece çekmecelerimizi, dolaplarımızı
düzenlemek için değil, kendimizi düzenlemek için de iyi bir fırsat. Duygu, düşünce
ve davranış olarak kendimizi gözden geçirme, değiştirmek istediğimiz
davranışlarımızı değiştirme, duygu ve düşüncelerimizi düzenleme zamanı.
Rafların tozunu almayı düşünürüz de hep, duygu ve düşüncelerimizin tozunu almak
aklımıza gelmez nedense. Evimizi ya da arabamızı temizleriz de, zarar veren
duygu ve düşüncelerimizi temizleyip atmayı başaramayız. Her gün mutlaka yemek
yaparız ya da planlarız ama ruhumuzu doyurmak için yapacaklarımızı erteleriz.
Çamaşır ve bulaşık yıkamayı unutmayız ama bazen kendimizi unutur, akışa
bırakırız. Yatağımızı her sabah düzeltiriz de, düşüncelerimizi düzenlemek
aklımıza gelmez. En ufak bir şey için teşekkür ederiz de, ulaştığımız yeni gün
için şükretmeyi unuturuz.
Tüm bunlar için bugün farkındalık günümüz olsun. Bu sorulara
cevaplar bulalım, bu sürecin bize neler kattığını anlamaya çalışalım.
Düzeltebileceklerimizi düzeltelim, değiştirebileceklerimizi değiştirelim yani
birazda kendi tozumuzu alıp temizleyelim. Bakım verilen çiçekler daha güzel
açmaz mı? İşte şimdi “ruhumuza bakım zamanı” diyelim ve bu baharda
çiçeklenelim. Hayatın akışı içinde her durumu kontrol edemeyeceğimizi bilelim,
tıpkı yaşadığımız bu süreç gibi. Kontrol edemeyeceğimizi bilelim ancak nasıl
baş edeceğimizin bizim elimizde olduğunu da aklımızdan çıkarmayalım. Her günün
iyi olmadığını fakat her gün içinde mutlaka iyi zamanlar da olduğunu
hatırlayalım. Ulaştığımız her yeni günün bize hediye olduğunu unutmayalım.
Sağlıcakla kalın…