SON DAKİKA
SON DAKİKA


Covid gündemi
22.08.2020

Mart ayında ilk defa “Covid-19 enfeksiyonu vakaları Türkiye’de de göründü” denildiği zaman herkesin kafasından geçen birkaç aylık bir süreç geçirdikten sonra bu virüste mutasyona uğrar bir şekilde kaybolur gider düşüncesiydi… Alınan önlemler neticesinde Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığımızda onlardan daha iyi başardığımız bir konu olduğu için kendimizle gurur duymuştuk. Başarılı olmamızı Sağlık Bakanlığının gündemi iyi yönetmesinden tutun da yasakları doğru zaman ve süre içerisinde uygulamış olmamıza ve fedakar sağlık çalışanlarının özverili çalışma azmine bağlamıştık.

Peki bugün geldiğimiz noktada acaba vatandaşlarımız ne düşünüyor? Sağlık Bakanlığının politikası ya da ülke politikasını eleştirmeye başladılar mı? Yoksa halen başarılı bir salgın yönettiğimizi mi düşünüyorlar?

Vatandaşlarımız evlerinde otururken o kadar bunalmışlar ki kendilerini dışarıya atmaları ile şimdiye kadar olan tüm çabaları yerle bir ettiler. Maalesef artık ipin ucunu öyle bir kaçırdık ki herkes herhalde sürü bağışına doğru gidiliyor demeye başladı. Bu vakaların artması karşısında kimileri ‘2. dalgayı yaşıyoruz’ derken kimileri de ‘Hayır, bu birinci dalganın devamı’ yorumlarını yaptı. Mart ayında bildirilen vakalar kontrole gelmeye başlarken ve hastalığın seyri ve iyileşme süreci hakkında bilgilenmemize sebep olurken diğer yandan her gün yeni vakalarla çok sık karşı karşıya kalmaya başladık. Mart-nisan ayında pandemi hastaneleri yarı kapasiteyle çalışırken şu an hastanelerde yer bulmak mümkün değil. Salgının ilk başladığı günlerde özel hastaneler de pandemi hastanesi ilan edilirken gerekli tüm hazırlıklar bu hastanelerde de yapılmış hazır konuma getirilmişti… O zamanlar dolmayan yataklar şu anda ihtiyacı karşılayamaz duruma geldi. Bu durum karşısında hastanelere sadece kliniği ağır seyreden ciddi solunum sıkıntısı yaşayan ek hastalığı olan vakaları kabul etmeye kliniği iyi seyreden hastaları da evde karantinaya alarak takip etmeye başladık.

Sağlık Bakanlığının en son çıkardığı rehberde hastalar pozitif bile olsa kliniğinin nasıl seyrettiğine bakılması ve ağırlaştırıcı kriterler taşıyıp taşımadığına göre hareket edilmesi gerektiği belirtiliyor… Hastanın tanısını koyan kurum hastanın kaydını aldıktan sonra tedavisini planlıyor ve bir protokol dahilinde covid enfeksiyonu için öngörülmüş ilaçları başlanıyor ve günlük takipleri  aile hekimleri tarafından yapılıyor. Hastaların PCR testleri negatif bile çıksa solunum şikayetleri varsa akciğer tomografisi ile tutulum olup olmadığı değerlendiriliyor ve kliniğine göre bu hastalara da covid enfeksiyonuna yönelik tedavi yapılıyor.

Yine de ben şu soruyu sormadan geçemiyorum: Eğer bu virüs tüm dünyaya bu denli yayılmamış olsaydı ve bu kadar sansasyon yaratmasaydı acaba diğer gribal enfeksiyona sebep olan virüsler kadar eşit zayiatla mı giderdi? Nitekim her grip sezonunda ek hastalığı olan hastalar açısından korkmuşuzdur ve artık eski gripler yok sözünü biz çoktan söylemeye başlamıştık. Her grip sezonu aciller serum takılmak isteyen hastalarla dolmuştur ve iki ayı bulan geçer gibi olup ama bir türlü geçmeyen şikayetler ve nefes açıcı ilaçlarla gidermeye çalıştığımız nefes darlıklarını biz her grip döneminde görmüştük. İşte bu yüzden kendi kendime sormadan geçemiyorum ve acaba dediğim birçok nokta var kafamda...

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap