Geriye dönüp baktığımda verdiğim
küçük-büyük her türlü kararın sonucu, birer puzzle parçası gibi birbirine
ilişerek aslında bana ait bir hikaye oluşturmuş. Bu hikaye öyle bir hikaye ki
bazen “keşkelerle” şekillenirken bazen de “iyi kilerle” yoluna devam etmiş.
Farkında olsam da olmasam da verdiğim her karar beni bir yol ayrımına sürükledi
ve bu ayrımlarda takındığım tavırlar ise tecrübe denen bir birikim oluşturdu.
Yaptığımız her bir seçim bize
yeni bir yön verir, o yüzden hayatımızdaki seçimler aslında sandığımızdan daha
önemlidir. Evet, bu dünyaya geldiğimizde bazı şeyleri biz seçemiyoruz. Örneğin,
doğum günümüzü, nerede ve hangi ailede doğacağımızı, ismimizin ne olacağı gibi
bazı şeyleri biz seçemiyoruz ama şunu da bilmek gerekir ki bizim yapamadığımız bu
seçimler bile aslında başka insanların seçimlerinin birer sonucudur. O yüzden
istediğimiz bir hayata sahip olmak için yaptığımız seçimler konusunda çok titiz
davranmalıyız ve unutmamak gerekir ki doğru adımı atmak her zaman iyi
hissettirmeyebilir ama önemli olan buna rağmen o kararı verebilmektir. Hayatta
sadece mutlu olmayı dileseydik ve seçimlerimiz sadece mutlu olmak üzerine
şekillenseydi muhtemelen çalışan hiç kimse olmazdı ve herkes sağlıksız bir
şekilde beslenirdi:) Demem o ki seçimlerimizde aradığımız tek kriter mutluluk
olmamalı…
İstediğimiz hayatı yaşamak
aslında çoğu zaman bizim elimizde ama nedense genelde o çuvaldızı kendimize
batırmak konusunda pek de iyi değiliz. Eğer iyi bir şey oluyorsa anında o şeyi
sahipleniriz ama kötü bir şey oluyorsa konuyu kendimize çekmemek için elimizden
geleni yaparız ya da en azından suç ortağı ararız. Ancak hayatta nasıl
başarıları sahipleniyorsak kötü sonuçları da sahiplenmeliyiz çünkü asıl gelişim
alanı kötü sonuçlardır. Bu kötü sonuçları sahiplenir Ve birer öğreti haline
getirirsek bir sonraki seçimimizde doğru olana yaklaşmış olacağız. Herkes bir
şekilde sağlıklı, zengin, başarılı ve rahat bir hayat yaşamak ister. Böyle bir
hayatı belki de %99’umuz istiyordur ancak acaba neden %1’imiz sadece bu
isteğine erişebiliyor, bu insanlar neyi farklı yapıyor olabilir ki gerçekten
istedikleri gibi bir hayat yaşıyorlar? Cevap basit aslında; seçimleri. Bu
%1’lik dilime giren insanların ortak noktaları; yaptıkları seçimlerde her zaman
varmak istedikleri sonucu hayal ediyor ve ona göre adım atıyor olmaları.
Yolculukları her zaman keyifli mi
geçiyor derseniz aslında hayır ancak onlar için yolun ne kadar güzel ve keyifli
olduğu değil yolun sonunun nereye vardığı önemlidir. Bu insanların yaşadığı
hayata imrenmekten kendimizi alıkoyamayız ama acaba onların attığı adımları
atabilecek kadar cesur muyuz? Geç uyanıp günün yarısını uyuyarak geçirmek
kolaydır ama erken uyanıp sabahın o erken saatlerinde çalışmak zordur,
televizyon karşısında saatlerce vakit geçirmek kolaydır ama bir kitabı alıp onu
bitirme arzusu içinde olmak zordur, sadece eğlence odaklı bir arkadaş çevresine
sahip olmak kolaydır ama dünyayı değiştirebilecek bir arkadaş çevresine sahip
olmaya çalışmak zordur, sağlıksız beslenip bedene eziyet etmek kolaydır ama
öğünleri kontrol edip düzenli spor yapmak zordur, sevilen bir işte çalışmak
kolaydır ama çalışmak zorunda kalınan bir işi sevmek zordur, bir sınavda kopya
çekip yüksek not almak kolaydır ama hakkıyla gece gündüz çalışıp yüksek notlar
olmak zordur.
Yani demem o ki kolayı seçmek
basittir ama bize bir şey kazandırmaz, mutlu oluruz belki ama her zaman
başkalarına imrenmeye devam ederiz. Zor olan, imrenilecek bir hayat yaşamak ve
yol ayrımlarında zoru seçebilecek kadar cesur olmaktır.
Mutlu hafta sonları.