Bunun bir adım ötesi toplum ilk kez “Çalıyorlar ama
çalışıyorlar Silahlı hırsız çetesi bankaya baskın yapar. Çete Reisi bağırır;
“Yere yatın ve kıpırdamayın. Çalacağımız para sizin değil. Başkasının parası
için ölmeyin.”
Çete paraları toplar ve kaçar. Banka Müdürü, yardımcısının
kulağına fısıldar; “Bana bak, akıllı ol. Hırsızlar arka odadaki kasayı görmedi,
esas para orda. Polisler gelmeden, arka kapıdan kasayı boşalt!”
Ertesi gün Hırsız Çetesi Reisi televizyonda şu haberi duyar;
“Hırsızlar bankayı 23 Milyon lira soydular!”
Reis; “Ulan aldığımız para 3 Milyon lira! Vay anasına, bizi
de soydular…”
Ülkemiz artık ilkesiz, kuralsız, gerçeklerden ve ahlaktan
kopmuş, bir yönetim ile onun gözleri doymayan memurları tarafından yönetiliyor!
Bu arada yukarıdaki gibi ilginç olaylar yaşıyoruz!
Adının baş harfleriyle uyumlu SBK (SABIKA) adlı kişi, ABD’yi
dolandırıp ülkemize geldi. Kısa sürede, Cumhurbaşkanından- Bakanlara, Yargıtay
üyelerinden-Savcılara, Emniyet Müdürlerinden-Valilere kadar çok sayıda kişi
tarafından saygıyla karşılandı!
Adam tam “Ohh be şimdi kendimi garantiye aldım” dediği anda,
yukarıdaki Banka Müdürü kılıklı “Yerli ve Milli” Saray akbabaları, öyle bir
saldırdılar ki, SABIKA kurtuluşu yurtdışına kaçmakta buldu!
Eski Türkiye’de babalar akşam eve gelen oğullarına “Nasıl
kazandın, oğlum” derlerdi. AKP Türkiye’sinde ise “Ne kadar kazandın” diye sorar
oldular?
Yani kazan da nasıl kazanırsan kazan! Erdoğan’ın dediği
gibi; “Kazan-Kazan!”
Ne ara bu hale geldik, hiç düşündünüz mü?
2002’de 10 yaşında olan bir çocuk, bugün çoluk-çocuk sahibi
biri oldu. 20 yıldır gençlik, Erdoğan’dan başka Başbakan-Cumhurbaşkanı görmedi.
(Huber Apo var ama fark etmez, o da aynı)
O Erdoğan, elindeki nişan yüzüğünü göstererek Türk Milletine
şöyle diyordu;
“Şu gördüğünüz yüzük var ya, işte tüm servetim budur. Eğer
bir gün çok zengin olduğumu görürseniz bilin ki haram yemişim!”
Avrupa basını defalarca yazdı; “Erdoğan, dünyanın en zengin
8 siyasetçisinden biridir!” Avrupa basını; “Binali Yıldırım’ın 26 milyar dolar
serveti var!”
Aynı Erdoğan Türk Milletine şunu söylüyordu;
Eyy Türk Milleti, zengin neden zengin, fakir neden fakir
bilir misiniz? Ben size söyleyeyim. Fakir, çalmasını bilmediği için fakirdir!”
Devam ediyordu Erdoğan; “Hırsızlık evlattan babaya değil,
babadan evlada geçer!”
AKP döneminde çok sayıda Başbakan, Bakan, Milletvekili
çocuklarının hırsızlıklarını, dolandırıcılıklarını, mala çökmelerini gördük.
Sormak hakkımız değil mi? Bu Bakan-Milletvekili veletleri,
hırsızlığı babalarından mı öğrendiler?
20 senedir genç insanlar, bu rezillikleri, bu
ahlaksızlıkları göre göre büyüdüler.
İnsanlar izliyorlar, daha düne kadar normal bir hayat süren
AKP’li komşularının, karı-koca son model ciplere bindiklerini, yalılara
taşındıklarını gördüler!
İşte o andan itibaren çürüme toplumun büyük bir kısmını
sarmaya başladı.
Bunları görerek büyüyen genç; “Demek ki siyaset yol bulmak
için yapılan bir iş imiş” diye düşünmeye başladı!
yahu” veya
“Hiç olmazsa bunlar besmele ile çalıyorlar” noktasına geldi!
Böyle çirkin duygunun topluma yayılması, taraftar bulması
çok tehlikelidir.
Azizi Türk Milleti;
Siyaset, hizmet etmek demektir. Dürüstlük, mertlik ve hesap
verebilmek sanatıdır.
Bu iş, dürüst namuslu, bilgili, cesur sanatkarlar tarafından
yapılmalıdır.
Kimse şunu unutmamalıdır;
Haramın, helal cüzdanı olmaz. Haram yiyen sonucuna
katlanacaktır. Hem pozitif hukukta, hem de ilahi hukukta!
Bugün yaşanan hırsızlıkların, soygunların, rüşvetlerin
hesabı DOĞRU Parti tarafından Devr-i Sabık yaratılarak, hukuk önünde mutlaka
sorulacaktır.
Kim Türk Hazinesinden kör kuruş yediyse, hukuk yoluyla o el
kırılacaktır…