Türkiye'de
belediyeler borç içerisinde. Gelir getirici mekanizmalar uygulanamadığından,
büyük oranda merkezi bütçe beklentisinden dolayı kendini yönetemeyen, modernize
olmayan belediyeler söz konusu.
Belediyeler ileri
belediyecilik uygulamalarını yapamıyor, bu konularda kapasite artışlarına
ihtiyaç ve zorunluluk var. Nedir bu uygulamalar? Kazınmış kaplamaların Avrupa
ve Amerika'da olduğu gibi %60-70 oranında yeniden aşınmada kullanımı, emülsiyon
üretimleri, doğal mineral gübre toprak düzenleyici uygulamaları, ileri ar-ge ve
deney merkezleri, tutarlı imar anlayışları ve rant getiren projeler, fizibilite
ve proje merkezleri, kentsel dönüşümde beton geri dönüşümleri, kalıpçılık
teknolojisi, sentetik fiberler kullanımı vb. Bunları yapmak için çok büyük
finansal yatırımlara gereksinim yok. Mevcut imkanların küçük ölçekli modifikasyonları
ve doğru yönetim ile sağlanabilir. Atıl kapasitenin modifikasyonu yani.
Şu aşamada,
Türkiye'nin hızlı kalkınmasında en etkili konu, belediyelerin atağa kalkması
olacaktır. Bu belirttiğim uygulamalara acilen bütün belediyelerde geçilmesi
gerekmektedir. Belediye Mühendisliği lisans programları kurulması, Teknik Kamu
Kurumları ile protokoller ile kapasite artışına gidilmesi vb çeşitli öneriler
var ve bunların açılması gerekiyor. Belediyeler bu açılardan eleştirilirse,
gerçekten hızlı bir kapasite artışına ve farkındalığa yol açılır.
Belirttiğim konular
özel sektörün alanıyla kesişen konular değil ve uygulandığında özel sektörün de
önünü açacak alternatifler oluşacaktır. Bu konuların Türkiye Konjonktürü ile
çok örtüşeceğini düşünüyorum. Belediyelerin ve belediyeciliğin gelişimsel
dönüşümü sağlanabilir.
İyi bir platform ve
yapıcı bir ortamın oluşturulabileceğini, gerek iktidar gerekse muhalefet
üzerinde konu bağlamında yeni bir yönlenme sağlanması gerektiğini düşünüyorum.
Teknik ve siyasetin
birleşmesi ile bütünsel zenginlik oluşacaktır. Sorunların bütünsel olarak
çözülebilmesi için zenginliğe ihtiyaç bulunmaktadır. Zenginlik de güçlü ve
yenilikçi teknik uygulamalar ile gerçekleşecektir. Zenginliğin olduğu durumda
siyasi değerlendirmeler de daha kapsayıcı ve objektif olacaktır. Avrupa’da
endüstriyel demokrasi kavramı bu birlikteliğin yani siyasetin ve tekniğin
birlikte gelişimi ile söz konusu olmuştur.
Güçlü teknik
altyapıların oluşturulmadığı durumlarda, bu eksikliklerin derinleşmesiyle,
önümüzdeki süreçte siyasetin de kendini yenileyebilme olanağı azalacaktır. Daha
çok çalışmaya, daha çok üretmeye, daha çok yeniliklere, daha çok tasarrufa,
daha çok öz eleştiriye, daha çok doğru ve bütünsel değerlendirmelere
ihtiyacımız var. Covid 19 süreci ve sonrasındaki küresel
gelişmeler karşısında daha güçlü olabilmek için şu anki süreci her noktada çok
başarılı yönetmemiz gerekmekte.
Türkiye çok güçlü
bir ülkedir. Çok güçlü kinetik potansiyelleri bulunmaktadır. Bu kinetik
potansiyellerin doğru değerlendirilmesi noktasında kısa sürede çok büyük
kalkınma hamleleri oluşması mümkündür. Bunun için de ilk yapılması gereken
belediyelerin modernize edilmesidir. Kalkınmanın yerelden başlayacağı
düşünüldüğünde güçlü belediyelerin önemi daha da iyi anlaşılacaktır.