SON DAKİKA
SON DAKİKA


Görmezden Geldiğiniz Şiddet Gerçeği!
10.12.2020

Ülkemizde neredeyse her gün başka bir konuyu tartışsak da, hiç değişmeyen gündemimiz; kadına yönelik şiddet oluyor. 

Kadına dair doğrularınızı usulüne uygun savunamaz ve gerçekliğe uygun olarak ortaya koyamasanız ne şiddet konusunda ne de toplumsal sorunların çözümünde bir sonuca ulaşamazsınız... Gerçekliğin içinde eşitlikçi düşünmek, bilgili ve adil olmak, insanları gelenekleri ve dini inançları ile çarpıştırmamak, sistemin adamı ve de ağzı olmamak vardır. 

Toplumumuzda insanların uğraşları, erdemleri ve sorumlulukları hala cinsiyete göre belirlenmektedir. Kadının toplumdaki rolünü ve konumunu, “kadının korunup, kollanmasından” bahseden ya da onu, erkekten ayrı mücadeleye zorlayan, zihniyet oluşturmaya çalışmaktadır.  

Hâlbuki yan yana gelerek sorun çözme erdemine sahip olunmadan ne insanlığın baş belası olan şiddeti önleyebiliriz ne de insani değerlerimizi un ufak eden kapitalist sistemin kölesi olmaktan kurtulabiliriz.  

Kadını da erkeği de, cinsel kimlikleri üzerinden değil, akıl ve beceriler üzerinden değerlendirmemiz, kadını da, erkeği de, aynı erdem duygularıyla yetiştirmemiz bunun için çok önemlidir.

Bilgi edinmenin, erdemli olmanın, gelişmenin ve hakikati ayırt etmenin en asli gücü ortak akıldır.  

Kadınları, kendi inanış ya da  ideolojik yapınıza uygun düşünce ve davranış biçimlerine göre yönlendirir ve de eğitirseniz, toplumun sosyal ve kültürel gelişimini ve de eşitlik dengesini kuramaz, sorunlarda yetersiz kalırsınız.  

Kadının ötekileştirilmesi ve haklarından mahrum bırakılması sadece kadının değil, tüm insanlığın onurunu zedeleyen bir durumdur.  

Dolayısıyla sağlıklı bir toplum düzeni için, kadın ya da erkeğin, diğeri üzerinde bir ayrıcalık ya da güç kullanma hakkına sahip olamayacağı “eşitlik ilkesinin” benimsenmesi, topluma bu bilincin yerleştirilmesi çok önemlidir. 

Sağlıksız sosyal ilişkilerin ve şiddetin sorumlusu sadece toplum algıları ve eğitimsizlik değil elbette. Kapitalist sistemin dayatmaları da insanlarda, karşı cinse karşı güvensiz ve üstün olma duyguları oluşturuyor.

Sistem çözülmüş, güvensiz ve iletişimsiz yaşayan toplumun “sosyal, politik ve kültürel” değerlerini ve birikimlerini silip süpürürken geriye, kendine yabancı insanlar kalmaktadır. 

Toplumumuzdaki ön yargılar, yerleşmiş yanlış kabuller, hızla değişen sosyal yaşam şekilleri, sosyal medya kirliliği, köyden kente göç, insanların gelenekleri ile kent kültürü arasında sıkışması, aile kurumunun manevi derinliğini kaybetmesi, aile bireylerinin paylaşma ve uzlaşma kabiliyetlerini yitirmiş olması kapitalist sistemin yansımalarıdır.

Toplumdaki hızla değişen “sosyal, kültürel ve ekonomik” şekillendirmeler, kadınla erkeği birbirinden uzaklaştırırken, birbirleriyle iletişim kuramaz, ortak bir dil oluşturamaz hale getiriyor. İnsanlar şiddetin, toplumun sorunu olduğunun farkında bile değiller.

Sonuç olarak; 

Toplum, “kadına şiddet” konusunda, suçlu arama ve karşı cinsi cezalandırma gibi bir duruma kilitlenmiş vaziyette. 

Şiddetin cinsiyeti yok! 

Şiddet, çözülmemiş birçok sorunun neticesidir.

Benim meselem; kadının da erkeğin de aynı gemide olduklarının farkına varması, hak ve sorumluluklar konusunda eşit olduklarının bilincine ulaşmaları… Yani eşitlik.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap