SON DAKİKA
SON DAKİKA


Mescid-i Aksa ile Filistin tam karıştırılmasın!
21.05.2021

“Sap ile saman” misali kadar olmasa bile, “Mescid-i Aksa ile Filistin” konusu aynı kefeye konularak birbirine karıştırılmamalıdır! Hele hele Türk milleti, dolayısıyla Türk Devleti için geçmiş ile bugün olup bitenler söz konusu edilecek ise! Öncelikle bir noktayı açık açık belirterek başlamakta yarar var.

Çünkü “sap ile samanı karıştırmayı” tercih edenlerin gaflet, dalalet, hatta ihanet derecesindeki saldırılarına muhatap olmak var işin içinde! Söz konusu İsrail olunca tek ve net hatırladığım, kendilerine yapılan iyiliğe bile kötülükle, terörle karşı veren bir ülkenin varlığıdır. Hedefi de bellidir:

Ortadoğu’da Büyük İsrail Devleti’ni kurmak.

Kitabı, haritası da Büyük Ortadoğu Projesi’nde yazılıdır, çizilidir. Hani şu birilerinin, bir zamanlar “Eş başkanlık” diye açıklama da yaptıkları BOP var ya, hah işte o! Neyse biz gelelim, Mescid-i Aksa ile Filistin konusuna. Daha doğrusu Filistin hesabına… “En kötü gerçek, en güzel yalandan iyidir” diyerek, ilk olarak bir asır önceki Kutsal Topraklar, Osmanlı, Birinci Dünya ve İstiklal Savaşı’na, sonra da yakın tarihteki Türkiye Cumhuriyeti’nin direkt veya dolaylı mücadelelerine Filistinliler üzerinden bakmayı kimse bir kenara koymasın. Acı ama bir o kadar da düşündürücü gerçekleri de sıralayarak önümüzdeki yazılarda konuya parça parça değineceğiz.

Ondan önce gerçek tabloya bakmayı beceremeyenlere bir önerim daha var. Türkü olmanın ötesine varmış, yanık bir ağıtı dinlemeleridir. “Neyi dinleyecekler?” diye de soracak olursanız cevabı şudur: Hani şu yanık yanık söylenen, dinlenirken de gözleri yaşartan, yaşları akıtan “Burası Huştur, yolu yokuştur. Giden gelmiyor, acep ne iştir” türküsü var ya, işte onu dinlesinler. Ezcümle: Mescid-i Aksa, bizim için “olmazsa olmaz”dır. Filistin’de olup bitenler ise insanlık sorunumuzdur.

MURATLI’DA MURADA ERMEK İÇİN…

Söz konusu Trabzon, Doğu Karadeniz ve Türkiye olduğunda Ahmet Hamdi Gürdoğan, yokları var etmenin mücadelesini 40 yıldır verir durur.

Doğu Karadeniz İhracatçı Birlikleri’ni kuran, halen de başkan yardımcılığını sürdüren dostum Ahmet Hamdi’nin, “Sarp yetmiyor, Muratlı sınır kapısı acilen açılmalıdır” açıklamasını bir kere daha okuyunca şöyle düşündüm:

“Demek ki Ahmet Hamdi’nin Muratlı isteği henüz 40 kezlik söyleme ulaşmadı! Ulaşsa idi, bu ülkede doğruyu yapma için gerekli olan delilik seviyesine varanlar olmuş ve kapı da açılmıştı!”

Neden derseniz?

Atalarımız boşuna, “Bir adama 40 gün deli dersen ancak deli olur” dememişler ki! Öyle veya böyle! Bu ülkede aralarında ince bir çizgi bulunan delilik ile velilik arasına varmış, ben diyeyim “insan”, siz söyleyin “yönetici” sıkıntısı yaşanıyor! Öyle ise, sevgili Ahmet başkan; “Muratlı kapısı açılsın” isteğini 40’a tamamlamak için, durmak yok, yola devam! Aksi takdirde Muratlı’da, murada eremezsin!

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap