irkaç gündür, hani denir ya sanki “Suni gündem yaratmak” adına ortaya bir şeyler atmak diye, işte öyle bir tartışmayı Trabzon yapıyor! Ya da Trabzon’a yaptırılıyor!

Nihayetinde bugünkü icranın başı olarak Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu; “Konaklamak için, konağa da saraya da ihtiyacım yok” diyerek koydu ama, işi kamuoyunu aktarmak olması gerekirken, kamuoyu oluşturmak için çaba sarf eyleyenleri durdurmak ne mümkün!

Nereden çıktı, ya da kim çıkardı bu belediye başkanına ben diyeyim, “saray!”, bunlar desin “konak” işini!

Biraz değil, genlerimizde epeyce var galiba! Adeta Emevi hanedanlığından kalan miras misali!

Hem de hasta, hastalık derecesinde!

Hem de “Temsilde tasarruf olmaz” diyecek kadar!

Baksanıza “villa, başkanlık konutu, şato, yalı” dediğimiz evleri, söz konusu devlet-i aliyenin hizmet binaları olunca; “Adliye sarayı, hükümet konağı” diyerek de lüks statüde kondurmuyor muyuz?

Eee devlet böyle yapınca, aşağıdakiler altta kalır mı? 

Sanırım; “Hoca yellenende cemaat boca eder” derbi meselini hatırlatsam yeter de artar bile!

“Yetmez” diyenlere Trabzon özelinde bir bilgi daha...

Trabzon’da insan sayısı kadar neredeyse ev var. Yani “kişi başına bir ev düşüyor” dersem inanır mısınız?

İnanın, inanın!

Gerçeğin rakamlarını tam isteyenler gelecek haftayı beklesinler!

Yomra Belediyesi’nin ahalinin tümü demek olan kamu yararına 48 dönümlük alanının bir kısmını halkın hizmetine sokmak için sabaha karşı bile olsa gösterdiği çabaların doğru olmadığını yine söyleyemeyeceğim.

Yine de, Asya ile Avrupa’nın bağlantı yerindeki Türkiye ve onun da “T”si olan Trabzon için Avrasya ismi ile önem arz eden üniversitenin de kamunun bir kısmına hizmet vermesi nedeniyle tam olarak mağdur edilmesinin doğru olamayacağını da daha önce ifade etmiştim.

Sonuçta, “Kardeş payı” uygundur ifadesini bu sütunlarda “söz uçar yazı kalır” hesabıyla kayıt altına da almıştık.

Milletvekili Sayın Salih Cora’nın çözüm için üstlendiği sorumluluğun sonucunda yaptığı istişarelerle, 48 dönümlük alanın “kardeş payı” yapılmasının tavsiye edilmesi yönündeki raporuna kimsenin itirazı olmamalı.

Bu aşamadan sonra itiraz edecek olanlar da, başka hesap yetmez, tamamen art niyet aramaktan da kimse ahaliyi alıkoyamaz!

Geride bıraktığımız hafta, “fındıkta devlet adına, alıcı değil düzenleyici olma” hesabı ve hedefi ile piyasada yer alan TMO’nun Genel Müdürü Ahmet Güldal, fındık üretilen illerde birtakım ziyaretlerde bulundu.

Ama bu ziyaret her ne hikmetse birilerini rahatsız eyledi!

Hem de, “Sadece borsa başkanları ile görüştü” diyerek, eksik bilgiye sahip olacak kadar!

Oysa Sayın Güldal, söz konusu ziyaretinde bazı ziraat odaları başkanlarına da uğradı, görüş alışverişinde bulundu.

Ancak sanırım fındık söz konusu olduğunda, kerameti sadece kendinde görenlerden bazılarını ziyaret etmedi ki, bu sohbetler kabul görmedi.

Bunlarınki sanırım Ömer Hayyam misali: “Ben düşündükçe (beni ziyaret edeler ise) var dünya, ben yok dünya yok!”

Cumhuriyeti tarif eylemek için süslü püslü cümleler kurmaya, uzatmaya, hatta evelemeye gevelemeye hiç gerek yok!

Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk milletine lâyıktır” hesabıyla kurduğu Cumhuriyetin fazilet olduğunu bilir, anlar, idrak edersiniz olur biter!