Uzun bir ara verdik diye, bunun ile 4’üncü kez fındığı sütunlarımıza konuk eyledik.
Şimdi gelişmeleri yerinde takip etmek için üretimi ve sanayisini yerinde tekrar
görmek için kısa bir ana üretim bölgesi gezintisi yapacağız.
Sonra da gazete ve internetten okuduğumuzu, ya da kulağımızın duyduğunu
değil, gözümüzün gördüğünü baz alarak olup-biteni paylaşmayı sürdüreceğiz.
Öyle ya fındık sanayicisi, sevgili dostum Tahsin Büyükaydın’ın dediği gibi,
“Fındığı her gün konuşmaz isek (bizim
için yazmak) nikâhtan düşeriz.”
Ama ara vermeden önce, sektörde herkesin sen-ben ayrımı yapmadan şapkayı
önüne koyarak düşünmesi için bazı gerçeklere 2-3 satır ile dikkat çekelim mi?
İyi olur!
Birincisi KFMİB Başkanı Edip Sevinç’in “sevinsek
mi? Üzülsek mi?” dedirten son açıklamasında yer alıyor.
Bu yılın Ocak-Şubat aylarındaki fındık ihracatındaki kıpırdanmayı içi kan
ağlayarak memnuniyet verici gibi görmeye çalışıp, önümüzdeki süreçte geçen
sezon ile farkın kapanacağı umudunu taşısa da bu 2023 için konulan hedeflerin
çok ama çök gerisindedir.
Yeri gelmiş iken, 2023 hedefi için 1-1.5 milyon ton üretim ile yılda 4-5
milyar dolarlık ihracattan edilen sözlerin hem üretenler, hem de ticaretini
yapanların söz konusu hedeften fersah fersah geride kalındığını görmek
gerekmiyor mu?
*
İkincisin de gelelim 2020 ürününü 500 bin tonun altında görüp, fındığın
fiyatının da 30 TL’ye yükseleceğini söyleyerek üreticiyi beklentiye sokanlara.
Yaptıkları hatayı telafi eylemek için, şimdi de, dondan atletten söz ederek,
aynı işi gelecek için yapıyorlar. Hem de geçmişte bilmem kaç kez üreticileri
aynı şekilde beklentiye iterek zarar ettirdiklerini unutarak.
Yazdıklarımız nedeniyle elektronik posta ile aldığımız birkaç iletiyi de
hiç yoruma girmeden paylaşalım derim.
Biri:
“TMO sadece alış fiyatını
açıkladığında sektör dışı stokçular harekete geçiyorlar. Fındık stoklayarak
piyasayı manipüle edip haksız kazanç elde ediyorlar. Binlerce işçi çalıştıran
sanayici, ihracatçılar da TMO yüzünden zarar görüyorlar. Her iki fiyat aynı
anda açıklanırsa fırsatçılar devre dışı kalır.”
Bir diğeri:
“740 bin hektarlık
bahçelerinin dönümünde ortalama 70-80 kilo olan üretimi 2-3 katına çıkarıp
satarsak, hedeflediğimiz rakamlara ancak ulaşırız. Çünkü üretir, yani arz
yaratır iseniz, bunun için yeni pazarlar bulunur ve satışta istikrarlı bir
şekilde artar. Ama tüm bunlar için, üretimde, fiyatlandırmada, devlette,
ticarette, ihracat ta istikrar baş gerekendir.
Bir başkası:
“Fındıkta üretenleri,
soğuk olup donacak, güneş çıkıp yakacak, rüzgâr esip dökecek, dolu vurup
kıracak gibi falcıların işleri ile meşgul edip kafalarını karıştıranlar, akıllarını başlarına toplamadığı müddetçe
işimiz zordur.”
En düşündürücüsü de:
“Fındığımızı alıp
üretim yapacak, hatta satabilecek dünya çapında firma sayısını artırama, dahası
onlar kadar olmasa bile hatırı sayılır ölçüde güçlü firmalar yaratama yerine,
bunları eleştirmeyi bırakın, yerden yere vurmayı, ipe sapa gelmez iddialarla
karalamayı, küstürmeye çalışmayı kendine amel edinmişlere ne diyeceğiz? Allah
akıl fikir versin, dersek yeterli olur mu?”