SON DAKİKA
SON DAKİKA


Devlet de millet de ne ekmiş ise onu biçiyor!
6.04.2020

Şöyle denmiyor mu? “Ne ekersen onu biçersin.” Görünen o ki, koronovirüs insan vücudu kadar, cep sağlığını da olumsuz etkiliyor, etkileyecek.

Hiç düşündünüz mü; Türkiye de devletin hazine sağlığı neden diğer ülkelere göre çok daha bozuk?

Ya da, halkın cebinde geçmişte bugünler

için bir kenara koyduğu banknotlar olması yerine, neden gelecekte ödeyeceği senetler, çekler, kredi sözleşmeleri ve kartları var?

*

Göstergeleri de ortada!

Bir korona geldi, hükümet devletliğini gösterebilmek

için halkından, kesesi uygunlara “bana yardım edeceksiniz (!)” çağrısı yaptı.

Hem de, ahalinin büyük kısmı; “Ben bu işin içinden çıkamıyorum, devlet gerekeni yapsın” diye avuç açmış beklerken!

Neden devlet de, millet de çıkıp; “Biz ne zaman, nerede, neden yanlış yaptık da bu hale (devlet milletinden, millet devletinden medet umar) düştük?” diye kendilerini sıygaya çekmiyor, sorgulamıyorlar?

Şimdi, “birinin kasası, diğerinin kesesi boş” halde “milli dayanışma” adı altında devlet ile

millet nasıl haşır neşir olacaklar ki?

Neden, başka ülkeler de bu akçeli işler bizdeki gibi kötü yürümüyor? Ya da yürütülmüyor?

*

Tek değilse bile en büyük sebebi, Türkiye’nin cep ile ilgili ekonomik işlerinin halâ önemli bölümü ben diyeyim “kayıt dışı”, siz söyleyin “kapsam dışı” da ondan!

Nasıl mı?

Birincisi çalışanların önemli kısmının, devletin maliyesi ve SGK’sı ile uzaktan yakından ilgisi yok! Yani birçoğunun resmi evraklarda kaydı kuydu da bulunmuyor!

Bunların kimisi işverenin tasarrufu, kimisi de çalışanın bizatihi kendi isteği ile kayıt dışı kalmış.

Sonra ne mi oluyor?

Korona geliyor kendi kurallarını koyuyor!

İşi gücü, piyasayı, çalışma hayatını, ekmek parasını darmadağın eyliyor!

“Al gülüm ver gülüm” hesabıyla, işçi-işverenin

“Lale Devri” babında yürüttükleri ehli-keyfli günler geride kalıyor.

Bu anlaşmalı; “al gülüm-ver gülüm” devri geride kalıp da, korono korsanı ile kara günler gelip kapıya dayanınca, SGK ödemeyen, maliyeye vergi vermeyen işveren, çalışanı için devlete “ver parayı” diyemiyor. Ya da geçmişte; “SGK ile maliyeye ödeyeceğin parayı bana ver. Böyle devam edelim” ile çalışmaya razı olan işçi de devletin kayıtlarında bulunmadığı için, “ne yaşar, ne yaşamaz” misali resmi işleme tabii tutulamıyorlar! Sonra da, “gel de çık işin içinden” denebilecek bir tablo ile karşıya kalınıyor.

*

Ezcümle, en sona bırakacağımızı “Ne ekersen onu biçersin”I en başa yazarak, geçmişte kimin neyi eksik bıraktığına, nelerden kaçtığına, bugünde neler ile karşı karşıya kaldığına işaret edelim dedik. Anlatmak istediğimiz odur ki, ne hükümet devletliğini, ne de çalışan işçiliğini gerektiği kadar adil ve adaletli olarak yerine getirmemiş ki!

Bugün işlerin, diğer ülkelerdeki gibi ekonominin kurallarına uygun şekilde cereyan etmesini beklesinler

*

Eeee, ne yaparsın!

Bu ülkenin içeride ve dışarıda hemen hemen her politikası, uygulaması akşamdan sabaha değiştirilir ise!

Ömür denilen yolda hesap-kitap işi en kısa vadeli çıkarlar için yapılır da, gelecek için geçim kaygısı taşımadan; “bir şey olmaz” diyerek seyr-ü sefer ettirilir ise!

Koronanın kararttığı bir zaman diliminde bile halâ; “sen-ben kavgasına” varacak kadar da, “Koli Ekonomisine” emanet edilir ise!

Ne denir ki? Ne yapılır ki?

Erkin Koray’ın tellendirip, dillendirdiği; “Böyle gelmiş, böyle gidecek, korkarım vallah!” şarkısını söylemekten başka!

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap