Bugün “anlayana sivrisinek saz” babından “yorumsuz” diyerek, başa gelen,
yaşanan felaketlere bakma, ders alma nasıl olacak?
Ders
almak için ne yapmak gerek?
Nasıl
bakmak gerek?
Anlamak
istemeyenlere davul zurna çalar misali yazıp durmayalım, boşa zaman
harcamayalım! İki kıssa yapalım.
*
Önce:
Cenab-ı Allah’ın, Kur’an-ı Kerim, Nisâ suresi
79’uncu ayette nasıl buyurduğuna bakalım:
“Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen
kötülük ise nefsindedir.”
Yani
felâketler karşısında; “Ne yapalım
Allah’tan” deyip de sıyrılmak yok. Aklını nefsine emanet eylemenin cezasını
çekmek var. Hem dünyada hem ahirette…
*
Sonra:
Hünkar
Hacı Bektaş Veli’ye akıl ile kulak kulak verelim:
“Hararet nardadır, sacda değildir,
Kerâmet baştadır, taçta değildir,
Her ne arar ise kendinde ara,
Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir.”
Yani; suçu
ve suçluyu arama işi için, önce aynanın karşısına geçilecek.
10 BALIKÇIYA BARINAK YAPAMAYANLAR!
Hiç
uzatmasın, evelemesin, gevelemesinler!
Arsin’de
ekmeğini taştan daha beter olan denizden çıkaran topu topu 10 balıkçıya, eski
yerinde barınak yapmaktan imtina edenler, kaçanlar, hatta bunu gereksiz
bulanlar külliyen dünya hayatı için suç, ahiret için ise günah işlemektedirler.
ÇAY YERİNE ZEHİR İÇİLMESİ
KİMSENİN UMURUNDA DEĞİL!
Artık
“koyun kaval dinler gibi” diye yazmak bile zor geliyor!
Çünkü bu
kadar, böylesine bir yanlışı koyunlara anlatsak, eminim ki dört ayaklı
dostlarım bile anlarlar da, “Bize
hakaret eyleme” diye itiraz ederlerdi!
Sudan
sonra en çok içilen çayın büyük kısmının sağlığa zararlı taklit ve tağşiş
boyalı olarak imal edilenlerden olduğunu yazdıkça yazdık, ama ne anlayan, ne de
görevini yapan var.
Demek
istediğim o ki, “5 dakikada tavşan kanı
dem” denilerek çay ile uzaktan yakından ilgisi olmayan boyalı çöpler
ahaliye zehir niyetine (!) bile bile
içiriliyor! Devlet-i Ali’ye de seyrediyor.