SON DAKİKA
SON DAKİKA


Akıl ile alay etmeden Süleyman Soylu
28.05.2021

15 Temmuz sürecinde aşağıdan-yukarıdan, iktidardan-muhalefetten, sivilden askerden çoklarının kaçacak, ya da sıvışacak delik aradığı sırada 2 gün sonra televizyon ekranlarında idi.

“Bu işin arkasında Amerika var” dediğinde, spikerin “Bunu nerden biliyorsunuz?” şeklinde yönelttiği soruya biraz da sinirlenerek, “Her şey ortalıkta değil mi? Kimse aklımla alay etmemi beklemesin” diyerek işaretlerin bir kısmını sıralamıştı.


Ben de sözlü basındaki açıklamalarını, “söz uçar yazı kalır” diyerek bu sütunlarda yazıya dökerek paylaşmıştım.

İlle de “akıl ile alay etmek” ifadesine, ibaresine takılarak!

O tarihin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Süleyman Soylu, bugün “Türkiye Cumhuriyeti’nin en uzun süre görevde kalan ikinci İçişleri Bakanı” sıfatını elde etmiştir.

“Karadenizli, ille de Trabzonlu olmanın” verdiği cesaretle de öncelikle ve özellikle terör ile mücadeleyi “gözlerini karartıp, canlarını hiçe sayarak” sürdüren güvenlik kuvvetlerinin en büyük güvencesi, teminatı oldu, olmaktadır.


Kendisinden öncekiler gibi kıvrılmamasının emrindekilere verdiği güvenin ne demek olduğuna bizatihi yerinde ve yöresinde şahitliğim de mevcuttur.

Önce bunu, yani hakkını teslim edelim.

Sonra da gün ortasındaki kara tabloya farklı pencerelerden ve meslek tarafsızlığı gözünden bakmayı önümüzdeki günlere bırakarak “bu bile çok şeydir” diyerek bir gerçeği daha paylaşayım.

Bu iktidar döneminde ben diyeyim “tarafsız”, siz söyleyin “muhalif” basının karşısına öyle veya böyle çıkmaya cesaret edebilen tek bakan oldu.

Dediğim gibi, meslek adına “tarafsız” ama devlet için “taraflı” muhalif olmayı yeğleyerek  “artısı-eksisi ile” değerlendirmeyi de yapacağız.

 

ŞEYTANIN ŞERRİNDEN…


Sadece siyasette değil, tepeden tırnağa her alanda adeta her yer, toz duman içinde.

Bulanık suda balık avlamak isteyenleri mi ararsın?

Yoksa saman altından su yürütmenin çabası içinde olanları mı?

Ya da, son zamanlardaki gibi, işin içine şeytanı çokça karıştıranları mı?

Hele hele şu şeytan yok mu?

Hani yapar eder de, işin içinden çıkamayınca bütün suçu yüklediğimiz şeytan var ya! Hah işte ondan dem vuruyorum!

Şu “Haksızlık karşısında susan” Adem oğullarının benzetildiği şeytandan!

Fakat sanırım günümüz gündemine en çok uyan; “Çıkarları için şeytanın kapıdan içeriye girmesine sessiz kalanlar, ihtiyaç kalmadığında onun aynı kapıdan sessizce çıkıp gitmesini beklemesinler” ifadesi olacaktır.


Ancak ve ancak, söz konusu ismi değişse de Türk milleti için niteliği değişmeyen devlet olunca, şeytana haddini bildirmek farzdır.

İşte bu noktada Allah’ın “insan” diye yaratıp, “akıl” ile donatıp, “kul” hanesine kayıt eyleyip, kullansınlar diye de “irade” verdiklerinden olabilen her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına görev düşüyor.

Melaneti def eylemek için mücadeleye elinden geleninin tamamını, hiçbir şahsi ve siyasi çıkar gözetmeden, kayıtsız şartsız harcadıktan sonra, şeytanın şerrinden kurtulmak için “Euzübillahimineşeytaniraccim” çekmek hak olur! Bu da unutulmasın!

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap