40 yıldır, boğazımızdan aşağı geçenler
arasında sudan sonra ikinci sırayı alan çayı da yazar dururuz.
Turgut Özal’ın yönetiminde; “serbest piyasa ekonomisi” denilen
sistemle haşır neşir olmaya başladığımız yılların 1985’inde devletin hegemonyasından
kurtarılarak özel sektöre de açılan çayı da irdeleriz.
Bir dönem neredeyse devlet eliyle marka
haline getirilen “kaçak çay”ı yazdık
durduk.
“Sağlığa zararlı” dedik. “PKK nemalanıyor” dedik. “Haksız
rekabet yaratıyor” dedik.
Dedik demesine de, o dönem ÇAYSİAD
Başkanı da olan, bugünün Trabzon-Sürmene Belediye Başkanı Rahmi Üstün ile
birlikte ifade bile vermek zorunda kaldık. Sanki yanlış yapmışız, demişiz gibi.
Ne oldu, 30 yıl sonra devlet bizim
dediğimiz yere geldi. Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı dönemi ile birlikte
de kaçak giren çaylar 50-60 bin tonlardan 10 bin tonların altına düştü.
Kaçağı kestik de çayda sahtekarlık ve
haksızlık bitti mi?
Ne gezer?
Bu sefer sağlık teröristleri devreye
girdi. Çay çöpleri, atıklar bir şekilde kuru siyah çay haline getirilmeye
başlandı. Çay üretenden de çok, çayı paketleyen fabrikalar türedi. Önce Doğu’da
en çok da bir ara sayıları 35’e kadar çıkan Van ile.
Keşke Van’da kalsa idi!
Yaş çayın üretildiği bölgeye bile
girmeye başladı.
Bir ara Doğu Karadeniz’e gelen 20 ton
karbonatın “Ne için” olduğunu
sorduk.
Uzmanına danıştık. Glikoz ve karbonat
ile çay çöplerin fırınlanıp, kansere neden olacak kadar kuruçaya benzetildiğini
öğrendik.
Devleti göreve çağırdık. Bunu yapan
toplum düşmanlarına “yapmayın eylemeyin”
dedik.
Ama biz dedik biz işittik.
Ez cümle, o günden bugüne, daha doğrusu
önceki güne geldik dayandık.
Tarım ve Orman Bakanlığı az da olsa bir
el attı. Sonuç ortada!
Sağlıklı ve içilebilecek olanı 18 ile 25
dakika arasında demlenen çayın yerine “5
dakikada tavşan kanı” diye tarif edilen ve de savunulan bir çayı içer hale
gelmişiz.
Hiç uzatmaya evelemeye gevelemeye gerek
yok. 40 yıldır içindeyim. “Beş dakikada
Beşiktaş’ın” yenildiğini çok gördüm ama, 5 dakikada tavşan kanı olana çay
denilebileceğine hiç ama hiç akıl erdiremedim.