TRT, Türk milletinin öz malıdır. Fakat birilerinin propaganda ajansı olmuştur. Seçim zamanındayız, devletin ve milletin istikbalini etkileyecek ciddi bir dönemdeyiz. Milletin evlatlarına milletin ekranları kapatılıyor. Ramazan ayındayız. Sorarsanız Müslümanlığı kimseye bırakmazlar. Dürüst oldukları söylenebilir mi? Cevap: Rüyasında gören varsa beri gelsin derler ya, öyle bir şey! İktidar partisi TRT’de toplam 67 saat 59 dakika, ciddi rakibi 6 saat 43 dakika, diğer önemli rakip sadece 12 dakika görüntü verebiliyor. Bunun neresinde dürüstlük, demokrasi, adaletin kırıntısı var? Yapılacak olan oyuncak reklamı değil, sıradan bir seçim bile değil, devletin ve milletin geleceğini bütünüyle değiştirecek olan bir referandumdur. Sistem bile değil, rejim değişikliğinin oylanmasıdır. Bugün yaşananlar, eğer aynen devam ederse, ileride yaşanacak olanların göstergeleridir. Bu da böyle bilinmelidir.

***

Niçin seçim, hem de baskın seçim yapıldığı ise başlı başına bir konu. Biraz işin içine girdiniz mi canınız sıkılıyor. Sanki birileri biraz sonra kopacak fırtına öncesi sadece kendi yerlerini önceden sağlamlaştırmak istiyorlarmış gibi geliyor!

Bu fırtına: İçeride ekonomi, dışarıda Suriye, Kıbrıs, Ege, Karadeniz. İşte, ekonomi görüldü, diğerleri de yakın, Suriye 5 parça deyip bırakalım…

Ekonominin perişanlığı ortada! Hiç üretim gücü kalmamış bir devlet, hemen her şeyini ithal ediyor, yiyeceğini de..! Ramazan güveçlerimizin bile lezzeti değişmiş, hangi ülkeden gelen, ne etinden yapıldığını bile bilmediğimiz! Osmanlının son 40-50 yılında borç almak için saray kadınlarının süs takıları yabancı bankerlere ipotek edilmişti. Ama padişahlar hava oyunları oynuyorlardı. O zamanlar borsa ismi yoktu, millet o emeksiz hayali para işlerine hava oyunları diyordu. Bizim çocukluğumuzda da İstanbul’da bu ifade kullanılırdı. Borsa sözü yenidir. Şimdi de varlık fonu kurmuşlar, ne fark eder, ama fark etmeyen lüks hayat, saraylarda iftar sofraları... Millet açmış, bize ne! On binlerce lüks makam arabası, uçaklar, saraylar... Bir tane fabrika kurulmuyor. Seçmen nüfusunun sadece % 7’si kırsal alanda yaşıyor. Bir tek bu rakama dayanarak sorabilirsiniz, ülkenin geleceği ne oluyor diye? Beton veya asfalt yenir mi? Son 15 yıla kadar yol ve köprü yapılırdı ama yüksek faizle borçlanarak değil. Adam gibi, kendi paramızla.

***

Anlamsızlıklar bitmiyor ki!

Beyefendiler, dünyaya yeni gelmişler gibi, seçim bildirgelerine “ana dilde eğitim” vaadi koymuşlar. Kim mi? Kim koymamış ki! Sadece MHP ve İYİ Parti'nin programında yok. İnsan ister istemez düşünüyor, saf bir vatan evladı olarak; bu ilgililer devamlı hafızalarını kaybedip yeniden mi beyinlerini toparlıyorlar, diye! Yakın geçmişte bu konuda verilen tonla tavizi hakikaten unuttular mı, yoksa milleti mi akılsız, beyinsiz olarak görüyorlar? HDP’yi anlarım, hedefe buradan varmak istiyor. Diğerleri bu yoldan nereye varabilirler? PKK’nın gözüne mi girecekler? Son 10 yılda PKK’ya verilen çok açık, pervasız tavizlerden ne kazandığımız ortada: Hendek savaşları, binlerce şehit ve yaralı, bomba dolu tüneller, yıkılan şehirler, milyarlarca lira zarar. Peki, bu insanlar PKK’nın hedefini bilmiyorlar mı? PKK her yolu kullanıp, bağımsız devlet kurmak istiyor! Öyleyse bu hedefe uygun taviz vermenin mantığı nedir? HDP/PKK Kürtçeyi kullanarak yeni bir ulus-millet oluşturmak istiyor. PKK’nın ekmeğine yağ süren TRT6’yı kim kurdu? Devlet, millet bu kanalın ne faydasını gördü? Buradaki bir diğer acı gerçek de şudur: Bu tavizi veren ve/veya savunanlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesinin temeli olan ulus-millet gerçeğini şiddetle reddediyorlar, Türkiye’de gerçekte var olan bir ulus milletin varlığını inkâr ediyorlar, bölücü örgütlerin savunduğu teze bilerek bilmeyerek bir şekilde destek veriyorlar. Ah! Bir de her alanda yalan söylemeseler!

Türk milletinden dileğim: tam bir ekonomik tasarruf, daima iyiyi, doğruyu, güzeli aramasıdır.

Yüce Allah’tan dileğim: her zaman ve bu mübarek günlerde Türk milletini ve Türk devletini sevenlerin yar ve yardımcısı olsun. Onlara güç ve sağlam irade versin. Amin!