Sokakta kendisine mikrofon tutulduğunda “Soğan için vatanı satmam!'' sloganıyla sandık başına giden emekli, köylü, çiftçi kardeşim;

Bugün o soğanı alabilmek için vatanın bir kısmının Araplara satılmasından gelecek parayı bekliyorsun!

28 Mayıs seçimlerinde “ Ben Bay Kemal’e oy verirsem Kudüs düşer”Reise oy vermek sevapdır sloganı ile sandık başına giden emekli, köylü ve çiftçi kardeşim;

Pazardan alışveriş yapabilmek için mahalle pazarının dağılmasını bekliyorsun.  Pazar yerinde artıkları alabilmek için…

Kudüs düşmedi ama emekli, köylü ve çiftçi artık sokağa düştü.

Reis’in liderlik ettiği ekonomi heyetinin Arap ülkelerine düzenlediği seyahati televizyon ekranlarından takip eden emeklim, çiftçim ve köylüm heyecanla izledi ve dinledi orada olanları çünkü "Araplardan 50 milyar dolar geliyor",  "Katar'dan 100 milyar dolar geliyor", bu gelen paraları gören "Suudi Arabistan hiç geri kalır mı? 3 - 5 milyar dolar da o yatırım yapacak!" diyerek halay ekibini bile kurdular.

Ne yazık ki bu paraların bize neden verildiğini hiçbir zaman sorgulamayan ve alınan bu paralarla vatanın tam olarak ne kadarlık bir kısmının kime kaçtan satılacağını düşünmeyen benim emeklim, benim köylüm, benim çiftçim;

Be kardeşim, Allah aşkına ya oturduğunuz evin kirasını ödeyemiyorsunuz, ama aylık masrafı bilmem kaç milyon olan sizin vergileriniz ile karşıladığı bilmem kaç odalı sarayında yaşayan adamları alkışladınız.

Allah aşkına be kardeşim!

Bugün soğan, ekmek, patates almayı bir kenara bıraktım, giymeye pantolon, gömlek alamıyorsunuz, 90 bin TL'lik gözlükle miting yapan adamları alkışladınız.

Ve ne acıdır ki bir lira daha ucuza ekmek alabilmek için saatlerce kuyrukta bekliyorsunuz, sizin vergilerinizle kilosu yüz bin liraya Sri Lanka'dan özel çay getiren adamları alkışladınız.

Be benim yalnız ve güzel ülkemin vatandaşları; Hayatınız boyunca bir kez olsun tatile gidememişsiniz, tatil nedir bilmiyorsunuz, oteller zinciri olan adamları alkışladınız.

Çocuğunuzun cebine okul harçlığı koyamıyorsunuz, özel okulları, kolejleri olan adamları alkışladınız.

Yediğinden ve içtiğinden kısarak, zor bela okuttuğunuz pırıl pırıl evlatlarınız iş bulamıyor, kendi vasıfsız, eğitimsiz, zekasız çocuklarını yirmi yaşında şirketler, holdingler sahibi yapan adamları alkışladınız.

Neyse.

Yapacak da bir şey yok, bunun böyle olmasını siz istediniz!

Çektiklerimizi unutacağız..

Evet, ileride ekonomide çarklar yine dönecek…

Ama…

Varlık Fonu'na bağlanmış pek çok devasa "Yerli ve milli şirket" başta olmak üzere…

"Çöp" haline gelmiş özel sektör patronlarının adı Ali, Hasan, Yaşar, Mehmet falan iken Hans, Toni, Merkel, Coni filan olacak…

Dedim ya yapacak bir şey yok artık.

"Beraber yürüdük bu yollarda" şarkısını söylediniz yıllarca.

Bugün "Kendim ettim kendim buldum" şarkısını söyleme zamanı! Söylemezseniz, "Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime / Titrerim mücrim gibi baktıkça istikbalime" şarkısını, ömür boyu söylemeye hazır olacaksınız.

Yapacak bir şey yok!

ANLAYANA

Şöyle diyor Osho ;

"Her insan eşsizdir özeldir.

Eğer ben başkalarına göre daha özelim diyorsan orada dur,

O zaman konuyu tam anlamamışsın.

Kendini başkalarıyla kıyaslayarak özel değilsin,

Sen kendin olarak özelsin."

Kendini başkalarına göre daha değerli ve özel buluyorsan onun adı "kibir" kendin ve herkesin özel yaratıldığını düşünüyorsan, onun adı "özgüven"

Aradaki fark budur..