SON DAKİKA
SON DAKİKA


Büyük olsun seneye de giyer
9.08.2020

 

Benim çocukluğumda, çocukların çoğu televizyon nedir bilmez idi. Daha çok mecmualara, gazetelere merak salmış idik. Bir haberi bazen 2 gün sonrasında öğrenir, sokaklarda otomobil yok denecek kadar az olduğundan özgürce koşabilirdik.

O yıllarda müzik, giyim ve dahası bir belirsizlik için de olsa da; samimiyet, iyilik, saflık doruk noktalardaydı ve bakiydi. Hadi gelin hep beraber o yıllarda çocuk olanların Trabzon sokaklarında neler yaptığına neleryaşadığına bakalım…

Bizim kuşak en son 84 yılında Trabzonspor’un şampiyonluğunu,Hızırbey Mahallesi’nin çeşme tarafında yolların alev alev yandığını gördü…

Bizi kuşak; sabahlara kadar herkesin sokaklarda rahatça gezebildiğini, çocukların nereden bir şerefsiz kalleş çıkacak diye korkmadan korkusuzca koştuğu günleri yaşadı.

Ne şanslıydık!..

Anne terliği yiyen bir çocuk, şanslı olabilir mi?

Evet hem şanslı, hem de mutluyduk…

Neden mi?

İşte bu yüzden…

Kadınların, çocukların korkusuzca maça gittiği, muhabbetin, sohbetin ve hüznün en samimi şekilde yaşandığı yıllardı…

Meydan parkında, yaşlı amcaların ve teyzelerin evlerinden kahvaltılık getirip,  kavak ağaçlarının altında kahvaltı yaptığı, yoldan geçeni sofrasında davet ettiği o günleri unutamayız…

Bir daha da yaşayamayız elbet…

Dedim ya o yıllarda yere düşen ekmeği hemen alıp 3 kere öper, başımıza koyardık, iyi çocuklardık.

Omega neydi, vitamin takviyesi de kimdi?

Hiçbirimiz zihinsel gelişim için gıda desteği almadık.

Hepimiz de zehir gibi çocuklardık...

Tırmanılan daldan kopardığımız yıkanmamış erikle, yan arsadaki maçta yediğimiz gollerle, daldığımız bahçe sahibinin attığı dayakla beslendik.

Ve  4 5 çocuk aynı çeşmeden su içtik hasta olmadık…

Aynı tabağa yedi kişi kaşık salladık hiç korkusuzca!

Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı baban eve gelmeden evde olmandı…

Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu...

Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmadan içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!

Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada! Korumamız olmadan! Nasıl mümkün oluyordu bu?

Özgürlüğümüz, üzüntülerimiz, başarılarımız, görevlerimiz vardı.

Ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.

Büyük olsun seneye de giyer” diye büyütülen çocuklardık biz.

O yüzden hep bir beden bol geliriz, ruhumuzu anlamayanlara...

Sonuçta hepimiz yorganın altına saklanınca, güvende olduğumuzu sanan çocuklardık işte...







 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap