SON DAKİKA
SON DAKİKA


Bağımsız Adalet
22.10.2023

Ahali  ve çok yakın dostları arkadaşları birleşerek Bilge lider Mustafa Kemal Atatürk’e “hilafetin kaldırılmaması” isteminde bulundular. Çünkü onlar, hilafetin bir güç olduğunu düşünüyorlar, ve  bunu bir şekilde elde tutmanın doğru olduğunu öne sürüyorlardı.
Bilge lider Atatürk “HAYIR” demişti. Halifelik dini değil siyasal bir makamdı. Güç ise artık halkın elindeydi, halkı da Büyük Millet Meclisi temsil ediyordu.
O gün Mustafa Kemal Atatürk’e, “Siz halife olun” dediler.
Atatürk yine hiç düşünmeden “HAYIR” dedi.
Ve halka ve etrafındakilere güç kaynağı olarak TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİS’i gösterdi ve Meclisin seçtiği Cumhurbaşkanı ve denetleyeceği hükümeti temsil göreviyle yükümledi.
Hepimiz iyi biliyoruz ki Mustafa Kemal zafer kazanmış bir başkomutandı.
Mecliste ve ülkede istediğini yaptırabilecek ve de kabul ettirecek gücü vardı.
Fakat o her daima bulunduğu her yerde ulusuna açıklama yaptı, Türk halkının nabzını yokladı, temsil görevine sorumluluk verdi.

Şimdi gelelim günümüze.
Bugünlerde ülkemizde yaşananları hep beraber görüyor ve izliyoruz.
Dikkat ederseniz eğer 100 yılına girecek olduğumuz cumhuriyetimizin, kuruluş ilkeleri birer ikişer ortadan kaldırılıyor. Ve bu o kadar alenen yapılıyor ki artık hiç kimse tarafında da inkâr da edilmiyor, biliyorsunuz  3 Mart 1924 tarihinde “Üç Devrim Yasası” kabul edilmişti.
Üç devrim yasasının bir tanesi, din ve devleti işlerinin ayrılması idi.
Bir diğeri ise, (Öğretim Birliği) Kanunu bu kanunla, medreseler kaldırıldı ve Türkiye Cumhuriyeti sınırlan içindeki bütün okullar, Millî Eğitim Bakanlığına bağlandı.
Devrim yasasının üçüncüsü de ve hilafetin kaldırılmasıdır.
Bugün bakın din her yerde her kamu kuruluşunda bir vesile ile devletin kılcal kan damarlarına kadar sokulmaktadır.
Eğitim ise evlere şenlik duruma geldi, laiklik temelinden tamamen uzaklaştırıldı.  İş o kadar ileri boyuta geldi ki okul öncesi okullarına mescit öğretmenlere de  din dersi seminerleri verilmeye de başlayacak.

Olay o kadar alenen yapılır oldu ki sokakta da Hilafet de konuşulup mitinglerde hilafet naraları atılır duruma geldi.
Biraz zaman geçecek sonra da “konuşalım bi bakalım” aşamasına taşınacak ve arkasından da “istemeyen dinsizdir” kampanyası açılacaktır.

Valla benden söylemesi…
Bizim ülkemizde iktidar sözcüleri bunlara karşı çıkacak mıdır? Asla…

Benim ülkemde hukuku konuşmak dahi istemiyorum çünkü  hukuk gerçekten artık evlere şenlik duruma gelmiştir.
Hukuk “bağımsız adalet” temelinden koparılmıştır.

Biliyorsunuz iktidar yeni bir anayasa taslağı hazırlamak için partilere çağrıda bulundu.  Fakat herkes bilir ki ellerinde hazırlanmış zamanı geldiğinde kamuya açıklanacak olan bir anayasa taslağı var ve o taslakta  hukuk  “Başkanın adaleti” durumuna sokulmuştur. Bu duruma “bağımsız adalet” denmiştir…
Hep söylerler demokrasinin temeli toplumsal güçlerin ayrılığıdır.
Hep söylemde kalmıştır bu güç ayrılığı, birbirine ayak bağı olması için değil, bir gücün denetlenemez oluşunun önlenmesi için zorunludur.

Bence değildir de

Sizce öylemidir bilemem.

***

Anlayana

HERKES BİLİYOR KRAL ÇIPLAK!!!!

"Herkes biliyor zarların hileli olduğunu.

Herkes biliyor iyilerin kaybettiğini.

Herkes biliyor dövüş önceden ayarlanmıştı.

Yoksullar yoksul kalır, zengin zenginleşir.

İşler böyledir. Herkes biliyor…

Herkes biliyor teknenin su aldığını.

Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini.

 

Leonard Cohen

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap