Önemli gün ve haftalar topluma büyük olayların anımsatıldığı
ya da önemli gerçeklere dikkatlerin çekildiği zamanlardır. Mart ayının son
pazartesi günü başlayan hafta da “Kütüphaneler Haftası’’dır.
Teknolojinin okuma, yöntem, araç ve alışkanlıklarımızı
etkilediği bu çağda kütüphaneler hala bilginin ve kültürün kaleleri olma
özelliğini korumaktadır. Çünkü kütüphaneler kitapların yalnızca muhafaza
edildiği binalar değil, bir ülke veya bir şehir için övünç kaynaklarıdır,
insanlar için bir hatırlatmadır.
Her gün önünden geçip gittiğimiz bir şehir kütüphanesinde
yüzlerce yılın birikimi durmaktadır. Başka bir deyişle bizim çoğu zaman merak
bile etmediğimiz kütüphaneler zihnimizin ve ruhumuzun yorgunluğunu tedavi
edecek bir hastane, sıkıntılarımızı azaltacak bilgisel bir panayır değil midir?
Kitap nedir? Birbirine dikilmiş, zımbalanmış kağıtlar mıdır yalnızca? Yoksa
bizden önceki nesillerin bize bıraktığı paha biçilmez hazineler mi?
İşte Kütüphaneler Haftası bu yüzden kutlanır. Kitabı okumayı
anımsatmak, insanları sanatın, bilimin yörüngesine çekmek için... Hayatımızı
daha değerli hale getirmek istiyorsak geçen zamanlarımızı harcamamış olmalıyız.
Okumak, bir bireyin insana borcudur… Ortak birimden pay
almaktır. Bu öyle bir hazinedir ki ne kadar çok kişiye paylaştırılırsa o kadar
artacaktır.
Kütüphanelerde görev yapacak insanlar; üniversitelerin
ilgili bölümlerini bitirmiş olmalıdır, yani işleri okumak isteyenlere yardım
etmektir.
Bulunduğumuz yerdeki kütüphanelerin zenginleşmesi için
oralara kitap armağan etmeliyiz, bu mekanları temiz tutmalıyız, kimseyi
rahatsız etmemeliyiz. Sükunet içinde bir kitabın bize sunduğu basamakları
tırmanarak insan olmanın zirvesine ulaşmalıyız.
İyi hafta sonları.
3 ana kuralımızı unutmayalım:
MASKE, MESAFE, HİJYEN.