İstanbulspor ilk yarıda tam da teknik direktörü Fatih
Tekke’nin söylediği gibi oynadı. Tekke maç öncesi “İki takımın teknik
kapasiteleri arasındaki uçurum ortada. Dolayısıyla bu maçta ne Trabzonspor’un
ne de benim istediğimiz futbolu oynamayacağız. Haddimizi bilerek mücadele
edeceğiz!” demişti.
Gerçekten de konuk ekip ilk yarıda kalabalık adamla savunma
yaptı. Yetmedi bu anlayışı benimseyen takımlar gibi de davranamadı. Yani
rakibin ataklarını engelledikten sonra çabuk çıkıp gol aramayı denemedi. Bütün
bunlara karşın İstanbulspor çok bilinçli savunma da yapamadı. Özetle
Trabzonspor çaldı, Trabzonspor oynadı. Ama gol bulabilecek organizasyonlar
gerçekleştiremedi. Bu durum bir geri pas dışında Uğurcan’ın ayağına top
değmediği ilk yarım saat boyunca devam etti. Ancak Bakasetas’ın kullandığı
serbest vuruşta Abdullah Avcı’nın kupadaki zafere imzasını attıktan sonra ilk
onbirde şans verdiği Yusuf Yazıcı’nın kaleye ilk isabetli şutunda golü buldu.
İlk yarı bordo mavililerin 1-0 üstünlüğüyle sonuçlandı.
İkinci yarı belli ki daha önce çalışılmış müthiş bir serbest
vuruş organizasyonu sonrası gelen Bartra’nın şık golüyle başladı. İstanbulspor
daha şoku atlatamadan Bakasetas klasiğiyle fark üçe çıkınca maç koptu. Direnci
tümüyle kırılan ve artık risk almak zorunda kalan sarı siyahlı ekip futbolun
gereklerini yerine getirmeye başlayınca ilk pozisyonunu üretse de
değerlendiremedi. Golü bulan taraf yine bu kez Bakasetas’ın yerine giren
Trezeguet ile Trabzonspor oldu. Sonrasında tarihi fark yapılabilecek fırsatlar
cömertçe harcanırken Trabzonspor beklenenden çok kolay biçimde 3 puanı 4 farklı
skorla almakla yetindi.
Fatih Tekke’nin maç öncesi söyledikleri için yapılacak tek
cümlelik yorum ise şu olabilir: “Korkunun ecele faydası yok!”