Ailede olsun, arkadaş arasında olsun bir ülkede hatta uluslar arasında olsun kızmadan, kavga etmeden yaşamak kadar güzel ne olabilir ki? Yunus Emre diyor ya:”Bir kez gönül kırdın ise/ Bu kıldığın namaz değil.” Ne güzel dile getirmiş şiirinde barışı ve insan olmayı.
Bakıyoruz ve haberlerden duyuyoruz, gençler ,yıllardır
beraber dolaştığı beraber yiyip içtiği arkadaşını küçük bir tartışmada acımasızca bıçaklıyor. Kız yüzünden, ya da
para yüzünden öldürülen gençlerin sayısı hiç de az değil. Biz buraya nasıl
geldik? Bizim gençliğimizde hiçbirimiz, yanımızda ne bıçak ne de tabanca
gezdirdik. Böyle bir şey de düşünmedik. Çünkü büyüklerimiz, bizi severek
büyütmüşlerdi.
Çocuk sevgiyle büyürse o çocuğun
geleceğinden korkmayınız. Çünkü o her zaman kendisine verilen sevgiyi
başkalarına da cömertçe sunar.Bu çıkmaz yol için toplumbilimciler, psikologlar,
toplumumuzun bugünkü durumunu incelemek ve yetkilileri uyarmak zorundadırlar.
Hele kadına şiddet ne büyük ayıp. Adamsan
delikanlıysan o kadına şefkat göster, onu sahiplen. Yoksa kaba gücünü o naif
insanda denersen sana insan olarak bakmak zor olur.
Ya çocuk istismarları ne olacak?
Öyle bir duruma geldik ki komşunun üç beş yaşındaki kızını oğlunu sevemez olduk.
Biz kendimizden çocuk sahipleri de bizlerden kuşku duymaya başladı. Bizler
komşularımızın çocuklarıydık. Kız kardeşlerimiz, ablalarımız komşuların namusu
şerefiydi. Köyümüzde büyükler bizim ağabeyimiz, dayımız, amcalarımızdı. Şimdi
gazetelerden okuyor ve haberlerden dinliyoruz da gerçekten dehşete düşüyoruz. Koca
koca adamlar küçücük çocukların ırzına geçiyorlar. Bu adamlar yine bu toplumda utanmadan
yer buluyorlar ve yüzsüzlüklerini sürdürüyorlar.
Düşünebiliyor musunuz o çocuğun geleceğini? O
çocuk, gençliğinde de yaşlılığında da kime güvenebilir? Çünkü o öncelikle
kendine güven duymamakta ve kendini bir utanç belgesi olarak görmektedir. Haklı
olarak da insanları sevmemekte hatta düşmanca davranmaktadır.
Bazı özel yurtlarda olan rezaletler gerçekten
midemizi bulandırıyor. Ne yazık ki bu yurtlar kapatılmıyor ve orada
çocuklarımızı istismar eden görevlilere de vicdanları rahatlatacak cezalar
verilmiyor.
Bu toplumun sanki başka derdi yokmuş da kala
kala kızların kaç yaşında evlenmelerini
gündem yapıyoruz. Uygar toplumlar,
bilimsel çalışmalarla insanlığı yüceltmenin peşinde koşarken, hastalarımıza
ilaç araştırırken, başka gezegenlere
koşarken biz kalkmışız insanların özeli ile ilgileniyoruz. Sana ne kardeşim
elin kızının evlenmesi ve evlenme yaşı. Çıkıyor bir sapık kızlar dokuz yaşında
evlenir diyor. Bu bence kız çocuklarını okutmayın ve evlendirin anlamını
taşıyor. Çünkü bu gibi insanlar, aydın toplumdan özellikle aydın anneden
korkuyorlar. Biliyor ki toplumları ileriye götüren annelerdir. Aydın anne ve aydın toplum onların
korktukları bir kavramdır. Çünkü cahil halkı yönetmek, yönlendirmek kolaydır.
Dinimizde kadınlar için böyle bir olumsuz
yaklaşımların olduğuna inanmıyorum. Din konusunda yüzlerce eseri olan ve ülkemizin
yetiştirdiği Din bilginlerinden, kadınlarımızla, kız çocuklarımızla ilgili
olumsuz bir söz duymadım eserlerinde de görmedim. Bildiğim kadarıyla Sevgili
Peygamberimiz de kadınlara, kız çocuklarına önem vermiştir. Onları evin baş
tacı olarak görmüştür.
Severim
ben seni candan içeri
Yolumuz
ötmez bu erkândan içeri.
Nereye
baksam dopdolusun,
Seni
kanda koyam benden içeri. Yunus Emre