Günlerdir öğrenci andımız ile ilgili Danıştay’ın aldığı kararı konuşuyoruz, yazıyoruz. Hep söyledim, oynamayın ülkemizin ve milletimizin dinamikleri ile. “Ne mutlu Türküm diyene!” denmesinin neresi rahatsızlık veriyor çıkıp birisi delikanlıca söylemiyor. Türk oğlu Türk olmak tarih boyunca millet olarak bizlerin onuru, gururu ve şerefi olmuştur. Bu onuru, gururu ve şerefi taşımaktan Türk oğlu Türk olmaktan da mutluyum.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün silah arkadaşları ile yeniden inşa ettiği Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği olan çocuklarımızın yıllardır okuduğu andımızın sözlerinde yatan anlamlar yer yüzünde hiçbir milletin sahip olamayacağı kadar önemlidir.

Soruyorum, ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım…’ sözleri mi rahatsızlık verdi? Türk olmayı mı kabul etmiyorsunuz, doğru ve çalışkan olunmasını mı istemiyorsunuz?

Soruyorum, ‘İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir’ sözleri mi rahatsızlık verdi? Küçüklerin korunmaması, büyüklerin sayılmaması, yurdumuzun, milletimizin özümüzden çok sevilmemesini mi istiyorsunuz?

Soruyorum, ‘Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir’ sözleri mi rahatsız etti? Ülküsüz olunmasını mı, yükselmemizi mi, ileri değil geri gitmemizi mi istiyorsunuz?

Soruyorum, ‘Ey Büyük Atatürk’ sözlerinden mi rahatsız oldunuz? Bugün varlığımızı borçlu olduğumuz Atatürk’e büyük denilmesini mi istemiyorsunuz?
Soruyorum, ‘Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim’ sözlerinden mi rahatsız oldunuz? Atatürk’ün açtığı yolda gösterdiği hedefte çağdaş medeniyetler seviyesine doğru yürünmesinden mi rahatsız oldunuz?

Soruyorum, ‘Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ sözlerinden mi rahatsız oldunuz? Her ferdin Türk milletinin var olması adına canını feda etmemesini mi istiyorsunuz?

Soruyorum, ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ sözünden mi rahatsız oldunuz? Milletin kendisine Türk demesine ve Türk olmaktan mutlu olmasına mı karşısınız?

Danıştay’ın aldığı kararın gerekçesinde bunların aleni şekilde yer alması gerekir. Andımızın yukarıda belirttiğim sözlerin okunmasındaki sakıncayı şeffaf biçimde Türk milleti ile paylaşmak zorunluluğu vardır.

Andımız ile ilgili derdi olanlara, Atatürk’ün, “Bir Türk dünyaya bedeldir” sözünü armağan ediyorum.

BİR ÇUVAL İNCİRİ BERBAT ETTİ

Ülkemizde andımızın okunmaması kararı alınması, İstiklal Marşımızın sessiz okunması gibi adımlar atılırken DEVA Partisi’nin milletvekili Mustafa Yeneroğlu söyledikleri ile gündem oldu. Olurken de bir çuval inciri berbat etti, baltayı taşa vurdu.

Yeneroğlu, Trabzon Emniyet Müdürü’nü hedefe koyma gayretine soyunmuş. Yeneroğlu, görevden alınmasını istediği ülkemin yiğit evladı Emniyet Müdürü Metin Alper’in geçmişine bir göz atsa bunları söylemezdi.

Emniyetin yaptığı eylemi ve verdiği mesajı siyasetin çirkin zeminine çekip bir emniyet müdürünü malzeme yapmaya soyunan Yeneroğlu istedi diye o görevden alınmaz. Şunu da söyleyeyim, Alper’in ve görev yaptığı yiğitlerin yazdığı ‘Andımız’ fotoğrafının altına imza atıyorum.

Uyuşturucuyla, sahtekarlıkla, soygunla, huzur bozanla, elini millete, bayrağıma, devletime ve vatanıma uzatanla ülkemin yiğitlerine kalleşçe tetik düşürenlerle mücadeleye ant içen polisimin yanında durmak yerine görevden alma çağrısı yapmak şov yapmaktan başka bir adım değildir.

Göreve başladığı günden itibaren Trabzon’da her kesim tarafından sevilen sayılan ve görevini arkadaşları ile birlikte aslanlar gibi yapan Emniyet Müdürü Metin Alper ile ilgili oturduğu yerden ahkam kesen Yeneroğlu’na partisinin Trabzon İl Başkanı Kubilay Çiçek en güzel cevabı vermiş.

Buradan partinin Trabzon İl Başkanı Kubilay Çiçek’i de kutluyorum. Bir siyasetçi ve il başkanı olma sorumluluğunun yanı sıra kent hassasiyetini ve toplumla emniyetin bütünleşmesinin karşılığı olan sevgiden bahsetmesi takdire şayandır.

GARİBANA CEZA DİĞERLERİNE VERGİ MUAFİYETİ

Bir garip ülke olduk. Ceza pusulaları peşimizden eksik olmuyor. Ayağımız az yan bassa ona da ceza kesilecek. Pardon aldığımız nefese bile ceza kesilecek diyecektim. Esnafa, vatandaşa, iş insanlarına önüne kim gelirse hükümetin ceza kesmediği kimse kalmayacak neredeyse.

Evine, işyerine ceza pusulası gitmeyen vatandaş neredeyse kalmadı. Diğer taraftan Cengiz İnşaat'a 30, Kolin İnşaat'a 36, Makyol İnşaat'a 24, Kalyon Holding'e 19, Limak İnşaat'a 19 kez vergi muafiyeti tanıyan hükümetimiz pazarda mühürsüz yumurta satana 15 bin lira ceza kesmekten imtina etmiyor.

Nasıl etsin ki trafik cezalarından 6 milyarın, vergi cezalarından 7 milyar liranın üzerinde gelir hesabı yapılmış. Bütçe açık verdi mi vatandaşın ceza faturaları artacak, trafikten başlayıp vergiye kadar her alanda cezalar uygulanacak, 2021 yılının adı vergi ve ceza yılı olacak.

Gariban vatandaş cezaları ödeyecek, öte yandan ihalelerin vazgeçilmez holdinglerine vergi muafiyeti getirilecek, olan vatandaşa olacak. Altta kalanın canı çıksın misali vatandaşın alın terini vergi muafiyeti olan holdinglere akıtılmaya devam edecek. Unutmayın vatandaş alın terini helal etmiyor.