Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atanan kişiye karşı yapılan protestolar demokratik hak olarak yorumlanırken araya kaynak yapan provokatörler, gelişmeleri başka yöne doğru kaydırma gayretine girdiler. Öğrencilerin ve öğretim üyelerinin, rektörlüğe atanan Melih Bulu’ya karşı yaptıkları eylemlerle tepki göstermelerinde sabırlı olmak, bu provokatörlerin oyununa gelmemek gerek.
Ülkemin evlatlarının birbirine karşı kışkırtılarak kaosun
yaratılmasına da izin verilmemeli. Bu anlamda provokatörlük yapanlara da
eylemciler ile emniyet güçlerimiz dikkat etmeli. Polislerimizi öğrencilerin
üzerine gönderip, sopa attırmak yerine onları korumak ve bu tür provokasyonlara
karşı önlem almalı.
Ülke olarak ne çektiysek baskı, şiddet ve yıldırma
politikalarından çektik. Düşüncelerini dile getirenlere karşı saldırı, eylem
yapana karşı yaptırım, sesini yükseltene karşı sopalı önlem inanın ülkemize geçmişte
olduğu gibi zarar vermeye devam edecek; bunlardan medet umanlar ise gün gelecek
bunun zararını görecekir.
Bakın gündemin arasında kaynayan provokatörlerin iş
tehlikeli boyutlara ulaştırmak için zırvaladıklarını görüyoruz. Dayatma ve
zorla kabul ettirme anlayışının tepki görmesine gösterilen tekme, tokat ve
coplu önlem tedbirlerinden cesaret alıp Boğaziçi öğrencilerinin eylemlerine
karşı sosyal medyada, “Boğaziçini içindekiler ile birlikte bombalayacaksın”
paylaşımının yapılmasına neden oldu. Bu provokatör ile ilgili gerekli
yaptırımın zaman geçirilmeden hayata geçirilmesi şart oldu.
Ülke olarak hep bu tip sözlere ‘bu tek kişi, bir şey olmaz’
gibi abuk sabuk yaklaşımlar yüzünden son olarak 15 Temmuz 2016’da bedel ödedik.
Provokatörün biri ya da çoğu olmaz, onlara umursamaz yaklaşımla bakanlar da en
az provokatörler kadar ülkeye ve millete haksızlık etmiş olur. Bir de o bomba
tepkisi bu tip yaklaşımlarda bulunanlara yapılsa acaba ne yaparlar, sanırım
kaçacak delik ararlar.
Atamanın yarattığı kriz döneminde vatandaşlar ne istiyor
diye sorarsanız yüzde 73’ü seçilmiş rektör istiyor, atama usulü rektör
isteyenler ise yüzde 18. Biraz demokrasi anlayışı var ise Bulu istifa eder,
hükümet de üniversitelerimizde öğretim üyelerinin kendilerini idare edecek rektörü
seçme ya da herkesin kabul edeceği bir isme
bu görevi verir.
KÖY OKULLARI AÇILIYOR MÜJDE!
Ey Allah’ım sen nelere kadirsin! Milletin aklı ile dalga
geçilmesine izin verme ne olur Ya Rabbim. Salgın nedeniyle kapanan okullar ile
ilgili alınan ilk karar köy okullarımızın açılması oldu. Aleni milletle dalga
geçiliyor. Kasabada, köylerde kaç okul kaldı ki eğitim öğretim başlatılacak?
25 bini ilkokul olmak üzere özel okullar, okul öncesi eğitim
olmak üzere 69 bin civarında okulun bulunduğu Türkiye’de 17 bini aşkın köy
okulunun kapısına taşımalı eğitim diyerek kilit vurulduğunu millet unuttu mu
sanıyorsunuz? Kalan sayı ise 6 bin 200. 1 milyonu aşkın öğrenci taşımalı eğitim
adı altında başka okullara götürülüp getiriliyordu. Gidip gelemeyen öğrenciler
ise eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı.
Taşımalı sistemin sakıncalı olduğunu söyleyenler hunharca
saldırıya uğradı. Okul kapandı, köylü çocuklarını taşıtma yerine kendilerini
taşıdılar, köyler boşaldı. Halbuki bir öğrenci de olsa o köye öğretmen
gönderilmesi gerekiyordu.
Köye giden o öğretmen o köyün ışığı olacaktı, bilgisi ile
çocukları eğitecek milletin efendisi olan köylümüz ile omuz omuza gelişime,
büyümeye, kalkınmaya ve aydınlanmaya katkı koyacaktı. Ne yapıldı ‘olmaazzz’
denildi, köy okullarının kapısına kilit takıldı. Bir başka olumsuzluk ise
yatılı okulların sayısının dibe vurması oldu. Halbuki bu okullarda çocuklarımız
eşit eğitim imkanı buluyordu. Ona da olmaaazz denildi, birçok okulun kapısına
kilit vuruldu.
Sadece okullar mı, köy enstitülerinin de kapılarına kilit
vurdular. Kızlı erkekli aynı okulda okuyup, aynı elbiseyi giymesi, yan yana
çalışması, birlikte eğitim öğretim görmesinin çıldırttığı kafalar enstitülerin
kapılarını tek tek kapattılar, toprak ağalarının dediğini yaptılar.
Halbuki onlar o köyün Ayşeleri, Fatmaları, Alileri, Ömerleri
nasıl okuyup adam olurum, ülkeme, milletime nasıl faydalı olurumun çabası
içerisindeydiler. Hele hele Enstitünün kızları bin yıldır ezilmiş, hakları
çiğnenmiş Anadolu kadınının onurunu kurtarma çabası içerisindeydiler. Bugün köy
okullarını kapatan el ile dün Köy Enstitülerini kapat el eğitimde işleri Arap
saçına çevirdi. Şimdi bir avuç köy okulunda eğitim ve öğretime başlayacağız,
hayırlı olsun.