SON DAKİKA
SON DAKİKA


Bir sözleşmenin yansımalarının ortaya çıkardığı gerçekler
30.03.2021

 
İstanbul Sözleşmesi’nin iptali tartışmaları sürerken ortaya çıkan ve kendilerine dinci diyen ve kadınların eşit hak ve özgürlüğe sahip olmalarına tepki koyanların sesleri göz bebeğimiz olan ordumuzda kaynak yapan tarikat, cemaat ilişkileri olanlar ile ilgili çıtları çıkmıyor.

Ordumuzda irtica faaliyetinde bulunan, bulunanlarla dirsek temasında olanlarla irtibatlı kişiler hakkında yaptırımlar ilişiğinin kesilmesi, cezalandırılmasına kadar gidiyordu. Kendilerine dinci diyen bu tiplerin söylemlerinin bir kesimin hoşuna gittiği gerçeğinden yola çıkarak namaz kılanların ordudan atıldığı yorumuna kadar işin boyutunu getirdikleri biliniyor. Gerçi böyle olsaydı mevcut Milli Savunma Bakanı Genelkurmay Başkanı olamazdı. İleri sürülen bu tez tamamen ordumuzu yıpratmaktan başka bir söylem değildi.

Bireylerin namaz kılmasına, oruç tutmasına söyleyecek sözümüz yoktur, olamaz da. Ancak bir tarikatın, cemaatin üyesi olarak sarık takıp rütbeleri ile zikir yapmalarını da görmezlikten gelemeyiz. Milli Savunma Bakanlığımız da haklı olarak bunları araştırmaya başladı. Umarım bu araştırma toplum vicdanına ve ülkemizin sahip olduğu cumhuriyete layık sonuçlanır.

Bakın, sosyal medyaya isimleri ve görüntüleri düşen komutanların ordumuz içerisinde hala tarikat ve cemaat ile ilişkilerini sürdürenler olduğunu göstermekte. İki ismin ardından ordumuz ile ilgili, ‘Süleymancılar Kara Kuvvetlerinde, Nakşibendiler Hava Kuvvetlerinde, Nurcular Deniz Kuvvetlerinde, Menzilciler Jandarma Kuvvetlerinde varlıklarını sürdürüyor’ iddiaları gündeme getirildi. Kamuoyu ortaya çıkan bu isimlerin Yüksek Askeri Şura’da nasıl bir yaptırımla karşılaşacaklarını şimdiden merakla beklemeye başladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarikat ve cemaatlerin en fazla zarar verdiği, üzdüğü ve üstlendiği görevi yapmasına engel olduğu isim olarak bunlarla da FETÖ kalkışması sonrası dile getirdiği sözlerin doğrultusunda da mücadelesi kaçınılmaz olmuştur.

Kendisine bağlı olan Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan başlayarak devletin organlarına giren ya da girmeye çalışanlara karşı vereceği mücadelede adım gibi eminim, Türk milleti kendisini yalnız bırakmayacaktır. Bunlardan kurtuluş adına Erdoğan’ın atacağı adımın ülkemizin kendisinin de özlediği çağdaş medeniyeler seviyesine ulaşmasında etken olacaktır. Artık din ile devlet yönetiminin ayrı olduğunun bir kez daha hayata geçirilme zamanı gelmiştir. Bu yara daha da derinleşmeden tedavi edilmeli, bunu da yapacak en etkin ve yetkin kişi Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.

GÜMRÜKÇÜOĞLU YALNIZ BIRAKILMAMALI

Kadın ve Demokrasi Vakfı Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinin ardından yaşanan tartışmalara karşı dik duruş sergilerken yalnız bırakılmamalı. Gümrükçüoğlu, sözleşmenin kadın hakları ve kadınların korunmasına yönelik hükümlerinin iç hukuka aktarıldığını ve bundan geri dönüş olmayacağını yüksek sesle dile getiriyor.

KADEM’in bu sözleşmeyi, “Aynı özden yaratıldığına inandığımız kadın ve erkeğin adil bir düzlemde hayatını sürdürebilmesi ve kadının hiçbir gerekçeyle haksızlığa ve şiddete uğramadığı bir dünya için mücadele ediyoruz. Biz İstanbul Sözleşmesi'ni kadına şiddeti önlemeye yönelik artıları nedeniyle önemsiyorduk. Sözleşmenin varlığı ya da yokluğu, bizim durduğumuz yeri değiştirmez” sözleri herkesin katıldığı ve desteklediği adımlardır.

LGBT dayatmasının ideolojik olduğuna dikkat çeken Gümrükçüoğlu, “Aktivizm denilen ve küresel sermaye tarafından da desteklenen lobilerin kendi tercihlerini bir norm olarak dayatması ve sözleşmeyi de buna araç yapma gayretleri oldu. Sözleşme, şiddeti önleme bağlamından koparılarak bu tartışmaların odağına dönüştürüldü. Bu durum neticesinde hükümet imzasını çekti. Sözleşmenin aile yapısına zarar verdiği, boşanmaların önünü açtığı ya da LGBT'nin meşru zemin kazandığı kanaatinde değiliz” ifadeleri ise sözleşme ile din, aile yapısı elden gidiyor tantanası yapanlara en güzel cevap oldu.

Sonuç itibarıyla varoluşta eşitlik, sorumlulukta adalet sloganı KADEM’in doğru yolda olduğunu göstermekte. Temel haklarda anlaşmazlık olduğuna dikkat çeken Gümrükçüoğlu’nun, “Hedefimiz, kadınların ruh ve beden sağlıklarının, inançlarının, nesil ve mülkiyet haklarının teminat altına alındığı bir toplum” sözleri kadınların bir kez daha isteklerine tantana çıkaranların yüzlerine tokat gibi inmiştir. Kadınların elde ettikleri haklı isteklere karşı çıkanlara karşı bütün kadınların tek yumruk olmasının kaçınılmaz olduğunu ve Gümrükçüoğlu’nu bütün kadınların desteklemesi ve yalnız bırakmaması gerektiğini bir kez daha bu vesile ile vurgulamak isterim.

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap