Diğer ismiyle İda Dağı olan Kaz dağları bir doğa harikası.
Antik dönemlerden bu yana pek çok efsaneye konu olmuştur. Zeytin bahçeleri,
kızılçam ve daha yükseklerde meşe ve karaçam ormanlarıyla kaplı gerçekten güzel
bir coğrafyada kalabalık tatil ortamlarından uzak, sakin ve huzurlu bir ortak
sunuyor. Cıvıl cıvıl kuş seslerine eşlik eden şelaleler yerli ve yabancı
misafirlerini ağırlıyor. Bölgede sarıkız efsanesi hala dillerde dolaşıyor.
Kaz dağları kendine özgü zengin doğası kültürel
zenginlikleriyle tam bir tatil cenneti. Doğal bitki örtüsü ve bitki türleri
bakımından dünyanın en önemli ekosistemlerinden biri olarak biliniyor. Doğa
yürüyüşlerinin yapıldığı ideal bir bölge.
Son günlerde Kaz dağları üzerinde yapılan siyanürle altın
arama haberleri karşısında bölgede büyük protestolara neden oldu. Zira adı
geçen bölgede çok fazla altın arama ocakları açılacağı bilgisine ulaştık. Bu
nedenle bölgede on bir ton siyanür kullanılacağı söylentileri üzerine çevreci
kuruluşların düzenlediği protestolara katılarak adı geçen bölgede toplandık.
Olay yerindeki görünüm gerçekten korkunç düzeyde idi. Çevreci kuruluşların ve
yöredeki bazı belediyelerin ifadelerine göre, bölgede kesilen ağaçların sayısı
yüz doksan beş bini aşıyordu.
Her türlü canlı yaşamını etkileyecek olan bu ağaç kıyımı
karşısında çevreci birlikler yörede su ve vicdan nöbeti tutarak bölgeyi
korumaya çalıştılar. Yetkililerden aldığımız bilgilerde, kullanılacak siyanürün
Çanakkale’nin su kaynağı barajına sızarak bölgedeki tüm canlıların yaşamını
tehdit oluşturması olasılığı söz konusu.
Bölgede yaklaşık otuz ruhsatlı maden arama alanı olduğu
bilgisi var. Doğal olarak bu olumsuzluklara karşı önlem alınmazsa dünyanın en
önemli ve en temiz ikinci havasına sahip Kaz dağları çöle dönüşebilir. Ciddi
sorunlar yaşayan bu bölgede, canlı yaşamını ve sağlığını korumak devletin asli görevleri
arasında olması şartı varken, yeraltı zenginliklerimizi yabancılara peşkeş
çektirmek hiç doğru değil.
Önemli olan, vatandaşlarımızın huzurlu ve rahat yaşam
sürmesidir. Sorular yumağı içinde yaşamak, gelecek kuşakların hayatına ipotek
koymak demektir. Ülkemizin hangi köşesinde olursa olsun böylesi tehlikeli
çalışmalar gerçekten düşündürücüdür. Bizler inanıyoruz ki, halkımız çirkin
oyunlara gelmeyecektir.