Fenerbahçe takım otobüsüne Rize dönüşü Trabzon'da yapılan saldırı Türkiye'nin gündemine otururken olaya ilişkin yapılan yorumlar ve verilen tepkiler gerginliği tırmandırdı. Trabzonspor Onursal Başkanı Mehmet Ali Yılmaz, futbol kulüplerine, spor kamuoyuna ve Türk halkına sağduyu çağrısı yaparak, çok çarpıcı mesajlar verdi. Yapılan çirkin saldırının Trabzon ve Trabzonspor'a asla mal edilemeyeceğinin altını çizen Yılmaz, iki futbol kulübünün bir araya gelerek ortak paydada buluşması gerektiğini bildirdi. Yılmaz, yaşanan olay nedeniyle liglerin ertelenmesi konusunu da değerlendirirken çarpıcı konuştu. İşte Onursal Başkan Yılmaz'ın TV Em'e yaptığı açıklamalardan pasajlar…

ALİ ŞEN HATIRLATMASI

Böyle olaylar kabul edilebilir olamaz. Futbola yakışmaz, hiçbir şeye yakışmaz. Artık geldiğimiz 2015 yılında dünya nereye, biz nereye? Olaylara teşebbüs eden her kim veya kimlerse onları kınamak hatta cezalandırmak farz olmuştur. Futbolu bu kadar karalamak, çığırından çıkarmak kimsenin hakkı değildir. Mutlaka bu müsebbip bulunmalı. Emniyet güçleri çok sıkı çalışıp failleri, kimlerin yönlendirdiğini de ortaya çıkarmalı. Bazı olaylar kabul edilebilir değil ama 1996 yılına döndüğümüzde gene benzer bir olay… Rize’de kamp yapan Fenerbahçe Trabzonspor ile olan önemli bir maça gelirken yolda gene hadiseler olmuştu. Daha sonra arkadaşım Ali Şen 'Bir kül tablası ile şampiyon oldum' demişti. Onun için bu olay çok dikkatli araştırılmalı. Her kim müsebbipse cezası yasal olarak verilmelidir.

USLU'YA GÖNDERME

Trabzon’da böyle yol kesip faili meçhul görüntü vermek zaten Trabzonluya yakışmaz. Mahmut Uslu’nun konuşmalarından o anlaşılıyor. Doğru değil bu konuşmalar. Faili bulunmadan, kimin, neden yaptırdığı ve yaptırıldığı ortaya çıkmadan hüküm verir gibi konuşmak oldukça yanlıştır. Yöremiz çok hassas bir yöredir. O yüzden dikkatli olmakta yarar vardır. Kulüpler Birliği de, federasyon da, hatta spordan sorumlu bakan arkadaşımız da çok aklıselim biçimde meseleyi tartışmalılar. Şike olayı çok uzadı. Ona da yakıştırılabilir söylemler olabilir.

Düşmanlık değil dostluk

Bugün maalesef yöneticilerin tarzı kulüplerde değişmiştir. Eskisi gibi yöneticiler birbirleriyle dost, arkadaş değil. Hiç birlikte yemeğe çıkan kulüp mensupları görmedim. Bizim dönemimizde öyle değildi. Biz maçtan sonra kim kazanırsa kazansın tebrik eder, akşam beraber yemek yer eğlenirdik. Çünkü bu futboldur, dostluğun pekişmesini sağlamaktır. Büyük kitlelerin izleyip haz duymasını sağlamaktır. Düşman olmalarını değil dost olmalarını. Şimdi bakıyoruz hepsi ileri geri ağzına geldiği gibi konuşuyor. Sanki kendilerinin hiç kabahati yokmuş, bütün kabahatler onların dışından geliyormuş gibi. Bu da oldukça yanlış. Yönetici başkan tarzı çok süratle ıslah edilmeli. Aklı selim olmalıdırlar. Yapılan iş kitleleri temsil ettiği için daha dikkatli ve duyarlı olmalılar. 

Trabzon'un asaletine yakışmaz

Fenerbahçe ve Trabzonspor’u bir araya getirmenin formülü var mı? Uzun zamandır izliyorum. Tabiî ki var. Trabzonspor’un liglerde hiçbir düşmanı yoktur. Futbol Federasyonu, Spordan Sorumlu Bakan, Cumhurbaşkanımız, hatta ben de devreye girerim, kulüp başkanlarımızın bir araya gelip oturup el sıkışmaları sağlanmalıdır. (Fenerbahçe otobüsünün kurşunlanması olayı) Bize zaten böyle girişimler hiç yakışmaz. Trabzon’un asaletine de yakışmaz. Üstelik hep dostuz biz, arkadaşız. Fenerbahçeli topçulara zarar gelse en çok biz üzülürüz. Bu yüzden tasvip edilebilir bir olay değil. Fenerbahçe’ye geçmiş olsun diliyorum. Bunların inşallah failleri yakalanacak ve onlar da oh çekecekler. Ancak yetkililerin bir araya gelip bütün kulüplerle olan barışı yeniden organize etmeleri lazım. Belki de yönetmeliklerde bazı değişiklikler de yapmak zorunludur.

SORUMLULAR BULUNMALI

Futbol ertelensin mi? Futbolun ertelenmesini gerektirmek çok acizliktir. Biz artık uygar bir ülkeyiz. Böyle bir olayın müsebbiplerini yetkililer süratle bulur. Ertelemek demek ne demek yani? Birçok olay olmuştur ancak hiç erteleme olmamıştır. Bu olayı fazla küçültmek değil büyütmemek de gerekir. Sorumluları bulmak gerekir. Dolayısıyla müsabakaların ertelenmesi gündeme bile gelmemeliydi. Denetimlerin daha sıkı bir şekilde arttırılarak müsabakaların yapılmasına devam edilmelidir. Olacak olan da budur. Devlet bakanı veya federasyon başkanı olsaydınız ne gibi kararlar verirdiniz? Benim bakanlığımı biliyorsunuz. Bütün branşlar çok iyi şekilde devam etti. Bütün mevzuatları değiştirip uygulamaya koyduk. Aksama olmadı. Olimpiyatlarda ilklerimiz bile var. Futbolu özerkleştirmemin izinde kulüplerin bütçelerine çok para girmesinin bir yanlışlığı oldu. Kulüpler henüz böyle sabit bir bütçe gelirine alışmadıkları için ta o zaman düşünün 1992 yılından önce sıfır kuruş gelirleri varken, sadece yöneticilerinin ve teberrulardan oluşan gelirleri varken şimdi her kulübe naklen yayından, sponsorluktan, göğüs reklamından, İddaa'dan, bir sürü yerden para geliyor. Büyük bir bütçe var. Seyircilerden gelen para, hatta ihmal bile ediliyor bazı kulüplerde. Dolayısıyla bu paraların teşvik ettiği birtakım insanlar türedi. Kulüpleri yönetmek arzusu kabardı.

Kulüpler batmış

Orada kulüplerin genel kurulları eleminasyona oturmamıştır. İşte çeşitli seçim usulleriyle arkadaşlarımız seçilmiş ve kulüpleri yönetme hakkı elde etmişlerdir. Ondan sonra da kulüpler birbirlerine düşman kesilmeye başlamışlar. Ve para gelsin kulüplere, paraları yok diye bütçe verilmişken şimdi bakıyoruz ki kulüpler batmış. Yani o kadar geliri olan kulüplerin bakıyorsun Galatasaray’ın 1 trilyon, Beşiktaş ona yakın, Trabzon öyle, Fenerbahçe biraz daha az. Ama diğer Anadolu kulüplerimizin hepsinin borçları ortada.