SON DAKİKA



Haber > Köşe Yazıları > Fatih Sultan Mehmet’leri sahte sevmeyin!

Fatih Sultan Mehmet’leri sahte sevmeyin!

25 Ocak 2019 Cuma - 09:20








Bu milletin öyle güzel bir tarihi, öyle gurur duyulacak ataları var ki, dünyanın hiçbir milletine nasip olmamıştır…

Ama dünyada bizim kadar tarihine, atalarına ihanet edenleri görmedik ne yazık ki!

O değerler üzerinden hep tartışmalar yaşar, ne yazık ki bölünürüz…

İşimize geldiği zaman o değerleri örnek alıp kullanır ama işimize gelmediği zaman “Geçti o günler” der kenara atarız…

Sever gibi görüp sevmeyenleri hep yaşarız…


Fatih Sultan Mehmet’in de, Yavuz Sultan Selim’in de, Kanuni Sultan Süleyman’ın da, Mustafa Kemal Atatürk’ün de bu milletin ortak değeri olmasını ne yazık ki hazmedemeyenlere, Osmanlı ile Cumhuriyeti birbiriyle kavga ettirip kendilerine siyasi rant elde etmek isteyenlere gereken dersi veremeyiz…

Bunu neden yazıyorum…

Tarihi okumayı çok severim…

Mesela…

Osmanlı ile Cumhuriyeti asla ayırmam, et ve tırnak gibi görürüm...


Fatih’i de Mustafa Kemal’i de…

Mustafa Kemal sadece Cumhuriyeti kurmamış, Fatih Sultan Mehmet sadece İstanbul’u fethetmemiştir…

Yönetim tarzları ile inanılmaz bir duruş sahibidirler…

Fatih Sultan Mehmet ile ilgili okuduğum bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum…

Çok ama çok şey anlatıyor…


***

Fatih Sultan Mehmet zamanıdır...

Fatih Camii’nin inşaatına başlanmıştır. Fatih inşaatın nasıl gittiğini öğrenmek ister. Bunun için inşaat yerine gelir. Cami inşaatında çalışan ustalardan Rum İpsalanti’nin, cami sütunlarını, Fatih’in istediği gibi uzun değil, kısa kestiğini görür. Bu duruma çok sinirlenen Fatih, derhal emir verir ve İpsalanti ustanın, sağ eli kesilir.

İpsalanti usta, geçimini inşaatlarda çalışarak sağlamaktadır. Evde çocukları aş-ekmek beklemektedir... Ne var ki, artık çalışamayacak; mesleğini icra edemeyecektir. Çünkü artık sağ eli yoktur. İpsalanti usta düşünür, taşınır ve Fatih’i Kadı’ya şikayet etmeye karar verir.

O günlerde, İstanbul Kadısı Sarı Hızır Efendi’dir. Hızır Efendi öyle bir kadıdır ki, Allah’tan başka kimseden korkmayan, hak ve adaleti ne pahasına olursa olsun yerine getirmekten hiç çekinmeyen birisidir... İpsalanti’nin şikayetini dinledikten sonra, hiç düşünmeden Padişah Fatih Sultan Mehmet’i çağırtır.


Kadı’nın huzuruna önce İpsalanti girer ve ayakta durur.

Arkasından Fatih, mağrur bir eda ile girer. Girmesiyle beraber de geçer Kadı’nın karşısındaki sedire oturur. Bunu gören Kadı Sarı Hızır, sesini yükselterek:

"Burası adalet huzurudur. Huzurda ayakta durulur. Ayağa kalkınız" der.

Padişah ayağa kalkar.

Kadı iki tarafı da dinler. Padişah elini kestirme gerekçesini anlatır. İpsalanti de suçsuz olduğunu, elsiz kaldığı için geçimini sağlayamadığını söyler...


Sonunda Kadı, hükmünü verir. Kısasa kısas! Arkasından da bu hükmün derhal infazını ister. Yani, Fatih’in sağ kolu kesilecektir...

Davalı ve davacı dışarı çıktıktan sonra, herkesi bir üzüntü alır. Araya vezirler, paşalar girer; İpsalanti’ye yalvarırılar:

"Etme bir iş oldu. Gel şu davadan vazgeç. Padişah eli kesilmesi doğru olmaz. Sana ve ailene ölünceye kadar yetecek miktarda tazminat verilsin. Zaten sen, Padişah’ın elinin kesilmesi için dava açmadın. Aman ne olur davadan vazgeç" diye dil dökerler.

İpsalanti usta da üzgündür. Kadının böyle bir karar vereceğinden habersizdir. O, çalışamadığı için geçimini sağlayacak bir tazminat peşindedir.

Tekrar kadıya başvurur:

"Ben davadan vazgeçtim. Padişahın eli kesilmesin. Onun eli kesilmekle, benim elim yerine gelmez. Sadece bana ve aileme yetecek kadar tazminat verilmesini istiyorum" der.

Kadı, iki tarafı tekrar huzura çağırır. Hükmünü verir:

"İpsalanti usta, davasından vazgeçip, yalnız tazminat istediğine göre; kendisi, eşi ve iki çocuğunun günlük nafakalarını ölünceye kadar vermeye; ayrıca, elsiz olduğundan, manevi tazminat olarak 100 altın ödemeye" suçluyu mahkum eder.

Fatih, İpsalanti ustaya, yüz değil, 150 altın verir ve ömür boyu da geçiminin sağlanmasını temin eder.

Mahkeme böyle sonuçlandıktan sonra, Fatih tekrar Kadı’nın huzuruna girer:

"Bak Sarı Hızır, padişah olduğum için iltimas yoluna gidip de, adaleti yerine getirmeseydin, şu belimdeki kılıç ile başını uçuracaktım" der.

Padişah’ın bu sözü üzerine, Kadı Sarı Hızır:

"Sen de, ‘ben padişahım’ diye kararıma karşı çıksaydın ve mahkemenin huzurunu bozsaydın, minderimin altındaki hançerle, ben de seni kalbinden hançerleyecektim" der.(1)

***

Sevgili okurlar fazla söze gerek var mı?

Fatih Sultan Mehmet’in adalet anlayışına bakın…

O nedenle Mustafa Kemal’i, Fatih Sultan Mehmet’i, Yavuz Sultan Selim’i, Kanuni’yi, Ertuğrul Gazi’yi okumak başka, onların duruşuna layık olmak, yaşamak ve yaşatmak başkadır…

Ama ne yazık ki biz o değerleri bile kendi emellerimize rant olarak alet edip, sahte olmayı seviyoruz…

Kyn(1)  Y.Düşünce Dergisi, Sayı:656, Sayfa:70)

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap