SON DAKİKA



Haber > Karadeniz > Türkiye'nin nükleer enerjiye ihtiyacı yok!

Türkiye'nin nükleer enerjiye ihtiyacı yok!

21 Mart 2015 Cumartesi - 09:53




Elektrik Mühendisleri Odası eski Genel Başkanı Nedim Bülent Damar, ülkede yapılması planlanan nükleer santrallerle ilgili bilinmeyen çarpıcı gerçekler





Elektrik Mühendisleri Odası eski Genel Başkanı Nedim Bülent Damar, ülkede yapılması planlanan nükleer santrallerle ilgili bilinmeyen çarpıcı gerçekleri gazetemizden Rabia Uzun Cirav’a anlattı. Damar, Türkiye’nin nükleer enerjiye ihtiyacı olmadığı görüşünde.

Türkiye'de nükleer santral konusu 1960’lı yılların başında bir hükümetin ‘biz de nükleer santral yapalım’ düşüncesi ile yer arayışına girilmesiyle gündeme geldi. Biri Mersin Akkuyu, biri Sinop İnceburun, diğeri Trakya İğneada. Bu 3 yer için o yıllardan bu yıllara kadar nükleer santral yapılması yönünde çalışmalar başladı. Gelişmiş ülkelerin birçoğu almış olduğu karar ile birlikte nükleer enerjiden vazgeçerek yenilenebilir ve yeşil enerji kaynaklarına yönelmeye başladı. Gelişmiş ülkeler bu doğrultuda karar verirken Türkiye'nin nükleer santral konusunda ısrar etmesi, ülkenin belli bir kesiminin tepkisini topluyor. Dünyadaki en tehlikeli enerji kaynaklarından olan nükleer santrallere ihtiyaç var mı, yapılması durumunda Türkiye'yi ne gibi tehlikeler bekliyor? EMO eski Genel Başkanı ve EMO Genel Merkezi Çalışma Grubu Başkanı Nedim Bülent Damar, konu ile ilgili Rabia Uzun Cirav'ın sorularını yanıtladı ve çarpıcı açıklamalarda bulundu.

SIZINTI RİSKİ SÜREKLİ VAR

Nükleer santrallerin tehlikeli ve riskli olduğunu söylediniz. En büyük risk de sızıntı riski. Böylesine büyük bir risk varken neden Türkiye bu konuda ısrar ediyor? Dünya nükleer enerjiden radyasyon sızmasının ve kazanın olmasının önüne geçmek için çok uğraştı. Bu konuda da oldukça başarılı oldu. Ama kaza riskini ortadan kaldıramadı. Nükleer radyasyonu azaltmayı başardılar. Üzerlerine tam anlamıyla bir beton çadır yaparak en sonunda radyasyonu çok aza indirdiler ama kaza riski var ve devam ediyor. Bu kaza riskinin olması sadece patlaması demek değil, sızıntı olması da bir kaza. Bu risk sürekli olarak var. Bu risk varken bu santrallerin yapılma nedenini araştırmak lazım. Nükleer santraller konusunda en teknolojik olan Japonya. Fukuşima'da meydana gelen sızıntı 4 yıl oldu, hala giderilemedi. Sızıntının ilk günkünden 18 misli artarak devam ettiğini resmen şubat ayında açıkladılar. Şimdi biz bu ülkeyle, kendi ülkesinde arıza görmüş bu santralin arızasını gidermeyi başaramamış bir ülkeyle Sinop santralini yaptırma sözleşmesini imzalamışız. Böyle söylüyorum çünkü açıklamıyorlar imzaladıklarını.

Enerji kaynakları bakımından dışa bağımlı olduğumuz söyleniyor hükümet tarafından. Nükleer santral yapıldıktan sonra Türkiye'nin dışa bağımlılığı azalacak mı? Birinci kaynak açısından dışa bağımlılığımızın, yakıt için ödeyeceğimiz dövizin azalacağını söylüyorlar. Topluma bir şey söylediğiniz zaman onda bir doğruluk payı olması gerekiyor. Nükleer santral nükleer yakıtla çalışır. Türkiye'de nükleer yakıt mı var? Ne nükleer yakıtımız ne de nükleer yakıt yapacak tesisimiz var, dışa bağımlılığımızı azaltacak. Nasıl azaltacak? Rusya santral yapacak, santral yakıtını Rusya'dan getirecek, bizim dışa bağımlılığımız azalmış olacak. Böyle bir şey söz konusu değil. Kendi sitesinde böyle olmadığını yayınladı bakanlık. Elektrik enerjisi üretimi açısından dışa bağımlılığın azaltacağı yönünde hiçbir etkisi olmadığı gibi bu santrallerin yakıtları da dışarıdan geleceği için dışa bağımlılığı arttıracaktır.

Tehlikede olan biziz

Bu anlattıklarımı muhtemelen herkes biliyor. Günlerce, aylarca yazıldı. Ama bizim yöneticilerimiz, bizimle birlikte başka ülkelerin yöneticileri de buna rağmen bu santralleri yapmak için çaba sarf ediyorlar ve bunları güzel göstermeye çalışıyorlar. Başka bir şey daha söylüyorlar, bütün gelişmiş ülkelerde bu enerji kaynağı var. Bizde olunca biz de gelişmiş ülke olacağız. Bizim sormamız gereken önemli bir soru var: Bu nükleer santral nasıl bir şey ki bu kadar büyük bir riski göze alıyor devlet yöneticileri? Çok büyük bir getiri var herhalde ki bu riski göz alıyorlar ve o santrali yapmakta ısrar ediyorlar. Bu soruyu sormak hepimizin yurttaşlık görevi. Çünkü burada tehlikede olan biziz. Uçak kazası olur, herkes ölür ve biter. Tüp patlar, üç kişi ölür ve biter. Yıllarca, yüzyıllarca devam eden sonuçlar vermez. Ama nükleer santralde böyle değil. Bakın, 2005 yılına kadar Çernobil'de ölenler dedim. 86’dan 2005 yılına kadar devam eden bir olay...

Dolayısıyla bu çok büyük bir risk. Demek ki bir kazanç var ki bu riski almaya değiyor. Bakalım değecek mi? Bizim çağdaş ve gelişmiş dediğimiz toplumlar ne yapıyor? Bazı toplumlar (bunların arasında İtalya, Almanya, Danimarka, Avusturya gibi ülkeler var) doğrudan halkın görüşüne başvuruyorlar. Hepsinde halk ‘yapmayalım, kapatalım’ dedi. Başka bir şey daha var. Santral yapılmaya başlanmış ve yapılmasına devam ediliyor. Ama başladığı yılın teknolojisi ile bugünün teknolojisi arasında fark var. Bu farkı analiz ediyorlar, aradaki farka göre gelişen teknolojiye uygun olarak yeni yapılması gereken şeyleri yapıyorlar. Yapamıyorlarsa vazgeçiyorlar. Danimarka, Almanya, İsviçre, Avusturya gibi ülkeler santralleri kapatma kararı aldılar. Bir program yaptılar. Ve bu program çerçevesinde nükleer santralleri kapatıyorlar. Fransa, ABD, İsveç gibi ülkeler nükleer santralden elde ettikleri elektriği hızla düşürmeye karar verdiler.

Yapabilen 4 ülke var

Türkiye nükleer silah yapabilir mi? Nükleer silahlarda kullanılan yakıt işte bu santrallerden çıkan atıktan yapılıyor. Bu yapmak, santralden atık çıktı, alıp şuraya götüreyim, ondan bir nükleer başlık yapayım değil. Çok çok zor bir teknoloji. Çok üst teknoloji gerektiriyor. Dünyada bunu yapma teknolojisine sahip olan 8 ülkeden 4’ü var. Teknolojiye sahip olan 4 ülke de yapamıyor. Bazıları diyor ki, nükleer santral yapacağız, nükleer teknolojiye sahip olacağız, nükleer silah yapacağız. Öyle bir şey yok. Rusya ile yapılan anlaşmada bu yakıtın işlenmesi yasaklanmıştır. Dolayısıyla nükleer silah yapılması diye bir şey söz konusu değildir. İkincisi Türkiye nükleer silah kısıtlaması anlaşmalarının tamamına imza atmıştır. Dolayısıyla Türkiye'nin böyle bir teknolojiye yönelmesi mümkün değildir. Dolayısıyla size söylerlerse nükleer santral yapacağız, böyle bir şey söz konusu değil.

Dünyanın başındaki en büyük belalardan biri

Diyelim ki yaptılar. Yapılırsa ne gibi sorunlar ortaya çıkar? Bizim istememizle olmuyor, karar mekanizması karar veriyor ve yapıyor. Her nükleer santralin dünyada henüz çözülmemiş bir atık sorunu var. Hiçbir ülke çözemedi. Bu atık şu demek: Nükleer santral çalışıyor, yakıt yanıyor, yakıttan bir artık çıkıyor. Bu atığın içinde birçok tehlikeli madde var, plütonyum da onlardan biri. 25 bin yıl ömrü var. 25 bin yıl bu madde radyoaktivite yaymaya devam ediyor. Bu maddenin yaydığı radyoaktivite karşısında, bu maddenin dokunduğu her şey yanıyor. Zehirli ve çok tehlikeli. Dünyanın başındaki en büyük belalardan biri. 7 yıl boyunca soğutma havuzlarında saklıyorlar. Sonra, yıllardan beri duyduğumuz bir şey var. İran yıllardır yapmaya çalışıyor, nükleer yakıtın işlenmesi denen şey. Bütün dünya karşı çıkıyor. Ondan sonra bunu işliyorlar, işlendikten sonra bu yakıt tekrar nükleer santrallerde yakıt olarak kullanılabilir hale geliyor. Ve ömrü de 100 yıla iniyor. Bu yakıtın depolanması lazım. Bazı ülkeler bunu soğutma havuzlarında da bekletmiyorlar. Olduğu gibi alıp çelik variller içerisinde betonunun içine gömüyor. Bazı ülkeler de bir kısmını yakıt olarak kullanıyor ama geri kalanını yine depolamak zorunda. Kullandığınız her yakıttan bu yine çıkıyor. Depolamanın da çok önemli sonuçları var. Nereye koyarsanız koyun, yeraltı sularına sızıyor. İkincisi de çalınıyor. Bizim de başımızda bu bir dert olarak kalacak. Türkiye'nin nükleer santralden üreteceği elektrik enerjisine ihtiyacı var mı? Mevcut kaynakları yeterli değil mi?


Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın sitesinde yayınlanan tablolarda mevcut tüketimimizle birlikte 2023 yılında 513 milyar kwh saat eletrik üretecek durumumuz var. İhtiyacımız olan ise 415 milyar kwh saat. Yani 100 milyar kwh saat fazla var. O zaman bu nükleer santrallere niye ihtiyaç var? Matematik bu. İhtiyacımız yok. Aynı tahminlerde 10 yıllık ve 5 yıllık elektrik enerjisi ile ilgili raporlar yayınlanıyor. Yayınlanan raporlar ileriki yıllarda ne kadar elektrik enerjisine Türkiye'nin ihtiyacı olacağı konusunda hesaplamalarla bulunuyor ve açıklanıyor. Nükleer santraller yapılacağı zaman henüz daha anlaşmalar yapılmamışken buralardaki enerji bakanlığının tahminleri yüksek rakamlıydı. Ama ne zaman oldu ki bu anlaşmalar imzalandı, bu tahminler düşmeye başladı. Yani insanın aklına şöyle geliyor, bu abartmaları yapıyorlar, gerekçe hazırlıyorlar ve hazırlanan bu gerekçelerle halka bunlar lazımdır diyorlar, inandırıyorlar, yapıyorlar. Gerçekte böyle bir şey olmadığını rakamlar gösteriyor zaten.

KARARIN ARKASINDAKİ NEDEN SİYASİ OLABİLİR

Nükleer santral yakıtını Türkiye yapabilir mi? Akkuyu santrali için yapamaz. Çünkü yasada öyle bir madde var. Nükleer atık işlenerek Türkiye'nin nükleer yakıtı yapması yasaktır diyor. Japonya ile yapılan anlaşmada bu teknoloji transferi yapılabilir diyor. Ama Japonya devleti ile yapılan anlaşma Sinop santralini yapacak şirket ile yapılan anlaşma anlamına gelmiyor. Çünkü Rusya'da devlet ile yapıyoruz işi, Japonya'da yalnızca Japon teknolojisi ile ilgili yapıyoruz. Santrali şirket yapacak, bakalım buna evet diyecek mi? Ayrı bir konu... Biz gazı da Rusya'dan alıyoruz, Akkuyu santralinin yakıtını da Rusya'dan alacağız. O zaman nasıl dışa bağımlılığı azaltıyoruz? Başka yerden alamaz ki, Rus santralinin yakıtını Rusya'dan, Japon santralinin yakıtını da Fransa'dan almak zorundayız.

Çünkü bunlar ayrı teknolojiler. Nükleer santrali yapınca bir kaza riski var, bunu Cumhurbaşkanımızdan ABD Başkanına, Fukuşima'da yaşayan balıkçıdan Rusya'da yaşayan köylüye kadar herkes biliyor, inkar etmiyor. Hem pahalı hem kaza riski var hem bir sürü derdi var. Neden yapıyoruz? Bu nükleer santralleri yapmanın ekonomik ya da ulusal bir karar değil de nedenlerini bilemediğimiz bir siyasi karar olduğunu görüyoruz. Nükleer santrallerin yakıtı dünyada stratejik yakıt olarak kabul ediliyor. Önemi nedir? Bu şu demek: Doğalgazı keserek size siyasi bir şantaj yapar, bir müddet sonra doğalgaz elinde şişer, mecburen onu satacak. Yandaki ülkeye satar, siz de oradan alırsınız, doğalgazınız yoksa. Nükleer yakıta geldiği zaman bunun her bir çubuğu 45 kilo. Yapmak zorunda da değil. Çünkü yaparak satıyor. Yapıp elinde tutamıyor. Yapmaz ve satmaz. Öyle bir zorunluluk yok. Para kazanmak için yapıyor bunu. Dolayısıyla çok stratejik bir madde. Para ile stratejiyi dengeye vurduğu zaman hangisi ağır basıyorsa ona göre yakıt verir. Onun için çok tehlikeli bir enerji kaynağı. Bana göre Akkuyu ve Sinop nükleer santrallerinin tüm anlattığım gerekçelerle ülkemizde yapılmasının hiçbir gerekçesi yok.

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap