SON DAKİKA



Haber > Karadeniz > Çileli günler bizi bekliyor

Çileli günler bizi bekliyor

25 Nisan 2015 Cumartesi - 10:51




ABD para birimi 2.7343 liraya tırmanarak, analistlerin "kritik eşik" diye nitelendirdiği rekor seviyeye ulaştı. Doların önlenemez yükselişinin arkasın





Avrasya Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Gürkan, gazetemizden Rabia Uzun Cirav’a ekonomiye dair çarpıcı değerlendirmeler yaptı. Gürkan, dolardaki artışın devam edeceği, hatta 2016 yılında 3,5 TL olabileceği öngörüsünde bulundu. Gürkan, açıkça telaffuz edilmese bile Türkiye'nin bir kriz noktasına doğru sürüklendiğinin ve vatandaşı çileli günlerin beklediğinin sinyalini verdi. Dolar/TL 2.73'ün üzerini gördü. Doların bu denli yükselmesinin sebebi nedir? Bundan sonraki seyri nasıl olur?

DOLARIN DÜŞMESİ İÇİN FAİZLER YÜKSELMELİ

Doların yükselmesinin bizim dışımızda dünyadaki gelişmelerle, daha da önemlisi ABD'nin izlediği faiz politikasıyla ilgisi var. ABD'nin Haziran'dan sonra faiz oranlarını yükselteceğini söylemesi özellikle gelişmekte olan ülkeler grubunda yatırım yapanlar açısından etki doğuran bir olay. Bu süreç ABD'de daha lafı bile edildiğinde doların yükselmesine neden oluyor. Uzun vadeli ABD tahvillerine yönelik talebi uyardığı için bizim gibi ülkelerdeki özellikle spekülatif sermayenin çıkışına neden oluyor. Önemli bir neden bu. Dolayısıyla o da dolara yönelik talep nedeniyle döviz kurunun dolar cinsinden yükselmesine neden oluyor.

DOLARIN YÜKSELMESİ İÇİN YETERLİ NEDENLER VAR

Ülkedeki bu tür yatırımcılar kısa vadeli hatta uzun vadeli çok uluslu şirketlerin yatırımlarını da etkileyen bir başka faktör. Ülkedeki gelişmelerin ülkenin risk primini olumsuz etkilemesi. Bununla ilgili uyarılar da özellikle uluslararası değerlendirme kuruluşları tarafından sıkça yapılıyor. Dolayısıyla doların yükselmesi için yeterli nedenler var. Ama düşmesi için herhangi bir neden görünmüyor. Faiz oranları üzerinde Merkez Bankası’nın indirme yönünde baskı hissetmesi, tabii şu an için o baskı ortadan kalkmış gibi görünse de hala var.


YÜKSELİŞ DEVAM EDECEK

Merkez Bankası'nın ortaklaşa yapılan toplantı sonrasındaki açıklamaları ile tatlıya bağlandı diye ifade edildi ama şimdi doların bu seyri Merkez Bankası'nın elindeki faiz silahını da kullanmasını engelliyor. Yani aslında böyle bir durumda yükselmenin önlenmesi için faizlerin yükselmesi lazım. Dolayısıyla faizlerin düşürülmesi yönünde bir baskı hissediyor Merkez Bankası. Bu durumda bu yükseliş devam edeceğe benziyor. Tabii olayın genel ekonomik durumumuzla da ilgisi var. Bütün ekonomik göstergelerdeki olumsuz nokta Türkiye'nin ekonomisinde olan geleceğin belirsizleşmesine neden oluyor. Bunun dışında Türkiye'deki siyasal gidişle ilgili endişeler var. Özellikle hukuk devletinin varlığına duyulan güveni sarsacak oluşumların ortaya çıkması uluslararası yatırımcılar açısından çok önemli. Çünkü uluslararası yatırımcı gelir kazanır, sonra onu istediği gibi yurt dışına, kendi ülkesine transfer eder. Bu konularda da hukukun güvencesini hissetmek ister.

BÜTÜN GÖSTERGELER OLUMSUZ

Bütün göstergeler olumsuz gitmeye başladı. İşsizlik arttı, enflasyon arttı. Sanayi ihracatımız düştü. Sanayi üretimimiz ve sanayinin üretimdeki ağırlığı düştü. Büyüme hızı düştü. Gelir dağılımı adaleti son derece dengesizleşti. Tasarruf oranı yüzde 12'lere düştü. Devamlı yabancıların tasarrufuyla borçlanarak ithalata dayalı büyümenin sınırına çoktan gelindi. Cari işlemler açığı 40 milyar doları aşmışsa, onu borçla kapatacaksınız. Devlet borçları nispi olarak artıyor. Ama daha önemlisi özel sektörün borçları da giderek artıyor ve döviz kurundaki her bir puan yükselme bu borçların daha da artmasına neden oluyor. Bu özel sektörü zora sokuyor. Onların kazanç hesabı yapması, yatırım yapmasını engelliyor. Büyümeyi olumsuz etkiliyor. Yani bu yönden de bir dizi olumsuz faktör var. 

BÜYÜME EN AZ YUZDE 6 OLMALI

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek 2015 yılında ekonominin hızla büyüyeceğini söylemişti. 2014 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 2.9 oranında büyüdü. 2013’te ise bu rakam yüzde 4,4'tü. Bu tabloya göre büyüme oranımız oldukça düşük. Sizin görüşünüz nedir? Ekonomik büyüme yatırım ve yatırımlarda artış ister. Özel sektör büyük ölçüde dışarı borçlanmış, döviz kuru yurt dışından etkileniyor, bu zararlar bilançolarına girecek. Bu durum yatırımlarının kısılmasına neden olacak, dolayısıyla sonuç itibariyle böyle büyük bir büyümenin gerektirdiği kaynakları nasıl bulacaksınız? Tasarruf oranı yüzde 12. Tümünü yatırıma dönüştürsek bile yüzde 12 tasarrufla büyünebilecek oran yüzde 3'lere dayanıyor ancak. Çin Halk Cumhuriyeti'nde tasarruf oranı yüzde 45. Karşılaştırın. Niye Çin'de yüzde 9-10 oranında kalkınma olmuş kendi kaynaklarıyla? Bizde büyümenin kaynağı yurt dışından gelen para. İşler iyi gitmez de ekonomide istikrarsızlık görürse bu tür spekülatif sermaye anında ülkeyi terk eder ve sonrasında döviz kuru yükselir. Döviz kuru yükseldikçe enflasyon yükselir. Ekonomik istikrar bir kere bozulmaya görsün. Makro ekonomik istikrar bozuldu mu özellikle büyüme, gelişme ortamı da bundan olumsuz etkilenir. Dolayısıyla Türkiye'nin büyümesi gereken oran işsizlik sorununu en azından hafifletebilmek için yüzde 6'dan aşağıda zaten olmamalı.

İŞSİZLİK EN BÜYÜK GELİR DAĞILIMI ADALETSİZLİĞİNİ YARATIR

İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) Türkiye'nin gelir dağılımında kaydettiği ilerlemeye karşın, üyeleri içinde servetin en adaletsiz biçimde paylaşıldığı ikinci ülke olduğunu açıkladı. Yine OECD raporuna göre Türkiye gelir eşitsizliğinde 2. sırada. Bu tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelir eşitsizliğinde Meksika'dan sonra ikinci, servet dengesizliğinde de Rusya'dan sonra ikinci sıradayız maalesef. Avrupa'da gelir dağılımında her zaman en sonda olduk. Çünkü ülkede gelir dağılımı her zaman bozuktu. Ama son dönemlerde bunun daha da bozulduğunu söyleyebiliriz. Bir kere işsizlik en büyük gelir dağılımı adaletsizliğini yaratır. İşsizlik oranı en son 11.3'e çıktı. Çift haneleri aştı gidiyor. Vergi yükü dağılımında da adalet yok. Vergiyi ödeyen sınırlı, belli sabit gelirli kesimler. Vergi yükü dağılımında adalet olmayınca gelir dağılımında da adalet olmaz. Vergilerin türü adaletsiz vergilerin ağırlık taşıdığı bir vergi biçimine dönüşmüş. Zengini de yoksulu da aynı parayı ödüyor, oran olarak baktığınız zaman gelir arttıkça azalan oranlı bir vergileme sistemine dönüşüyor. Kayıt dışı ekonominin çok ağırlıklı olduğunu biliyoruz. Ekonominin yarıya yakını yüzde 40 dolayında bir kısım para kazanıp da hiç vergi vermeyen kesimden oluşuyor. O kadar büyük bir kayıt dışı ekonomi var. Vergi yükü dağılımındaki adaletsizlik kaçınılmaz bir vergi reformunu gerektiriyor.

İHRACAT YAPAMAYACAK DURUMA GELDİK

Son aylarda ihracat da düşmeye başladı. Bu düşüşün arkasındaki sebepler neler? En taze rakamlar ihracatta da gerileme olduğunu gösteriyor. Çünkü bütün komşularımızla kavgalı durumdayız. İhracatı Suriye üzerinden Orta Doğu'ya, Mısır üzerinden yaparken o yollar kapandı. Türkiye, komşularına ihracat yapamayacak duruma geldi. İhracat yapacak ve para kazanacaksınız ki borçlarınızı ödeyebilesiniz. Yoksa borcu borçla ödemek zorunda kalırsınız. 40 milyar dolayında cari işlemler açığı var. Bu şu demek: Bu kadar bir para lazım bize bir yıl içerisinde. Bir de kısa vadeli borçlar var, devletin ödemesi gereken. Zaten borçların yarattığı ciddi bir sıkıntı da buradan geliyor. Kısa vadeli olanları ağırlıkta ve dolar yükselince bu borçlar da artıyor. Kısa vadede Türkiye’nin ödemesi gereken döviz 250-300 milyar dolar. Yani alması gereken borç. Merkez Bankası’nın döviz rezervleri 130 -135 milyar dolar dolayında. Sizin bir yılda ödemeniz gereken para 200-250 milyar dolar dolayında. Bütün rezervinizi de kullansanız Merkez Bankası’nda bir yılda kısa vadeli borçları ödeyemezsiniz. O halde spekülatif sermayeye muhtaçsınız. Yani dışarıdan para girişinin sürmesi gerekiyor. Eğer sürmezse kur daha da yukarılara gidecek.

KRİZE DOĞRU SÜRÜKLENİYORUZ

Açıkça telaffuz edilmese bile bir kriz noktasına doğru sürükleniyoruz. Aslında içinde bulunan durum bile bir krizin içinde olduğumuzu gösteriyor. Bu kadar yüksek enflasyon ile gene dünya şampiyonu olduk. Yüzde 10'larda ama dünyada bu kadar yüksek enflasyon yok. İngiltere’de yüzde sıfır çıktı. Sizin enflasyonlarınız arasında bu kadar fark olursa döviz kurunda aradaki fark kadar yükselme zaten doğal olarak olacaktır, olması gerekir. En azından uzun dönemde artı diğer faktörler döviz talebini artırırsa beklenenin üstünde bir döviz kuruna varmanız da kaçınılmaz hale gelebilir. Bu yüzden doların 2.70'lerde olması şaşırtıcı değil. Önümüzdeki günlerde 3 TL, 2016'da 3,5 TL'yi bulursa hiç şaşırmayın. Hepimiz aynı gemide olduğumuz için kabak gene hepimizin başına patlayacak. Sıradan vatandaş gene çileli günler yaşayacaktır. Hepimizi zor günler bekliyor.

Rabia UZUN CİRAV

Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap