Kılıçdaroğlu, çayın en büyük sorununun kaçak çay olduğunu belirtti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çayın en büyük sorununun kaçak çay olduğunu belirterek Kaçak çay bizim sınırlarımızdan giriyor. Rusyadan gelen bir uçakta mühimmat vardır diye durdurdun biz de itiraz etmedik. Bizim sınırlarımızdan 30 bin-40 bin ton kaçak çay giriyor bunu neden görmüyorsun. Her gelen kaçak çay Rizeli üreticinin alın terinin çalınması demektir dedi.
Karadenizin Özelliklerini Koruma Derneği (KÖK) tarafından organize edilen 4. Uluslararası Karadeniz Kalkınma Kurultayı bugün Rizede başladı. İsmail Kahraman Kültür Merkezinde yapılan kurultaya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eski bakanlardan Hikmet Sami Türk, İbrahim Tezel, Metin Bostancıoğlu, KÖK Yönetim Kurulu Başkanı ve eski başbakan yardımcılarından Murat Karayalçın ile CHP bölge milletvekilleri katıldı.
Kurultayın açılış konuşmasını KÖK Yönetim Kurulu Başkanı Murat Karayalçın yaptı. Kalkınma Ajanslarının kurulduğundan bu yana Türkiyede 70 bin kişinin istihdam edilmesinin düşünüldüğünü hatırlatan Karayalçın, söz konusu ajanslar tarafından bugüne kadar 25 milyar maliyetli bin 749 proje geliştirildiğini söyledi. Bu projelerden sadece 169nun Karadeniz Bölgesi için hazırlandığını belirten Karayalçın 25 milyarlık toplam yatırımdan Karadeniz Bölgesine düşen pay sadece 2 milyar oldu. 70 bin kişilik istihdamdan ise 6 bin 700ü Karadeniz Bölgesinde istihdam edilecek diye konuştu. Karayalçın, HESlere karşı gösterilen tepkiyi kutladığını ve onayladığını ifade ederken, aynı tepkilerin yaylaların ve Karadeniz sahilinin korunması için de gösterilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
2004 İLE 2011 YILLARI ARASINDA DOĞU KARADENİZ BÖLGESİNİN İSTİHDAMI 60 BİN GERİLEDİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise yaptığı konuşmada Doğu Karadeniz Kalkınma Projesine (DOKAP) vurgu yaparak DOKAP 3 evreden oluşuyor. Birinci evresi 2001-2005 yılları arasında bölgenin yeniden yapılandırılması, bölge ekonomisinin yeniden yapılandırılması. 2. evre; 2006-2010 yılları arasında yeniden yapılandırmanın tamamlanması. 3. evre ise 2011-2020 yılları arasında bölge ekonomisinin sürdürülebilir kalkınma sürecine sokulması. Gelinen düzey ortada. 2011 geçti. Halen ne noktada olduğumuzu kimse bilmiyor. Çünkü kimsenin elinde veri yok. Japonlar planladı, hazırladı ama sonucunun ne olduğu bilinmiyor. 2004 yılında Doğu Karadeniz Bölgesinde yapılan yatırımların katma değerinin Türkiye ortalaması yüzde 2.5. 2008 yılında ise yüzde 2.6. demek ki plan çalışmamış. Rekabet gücünde ise 2002 yılında bölge ihracatının Türkiye ortalaması yüzde 1.4. 20011 yılında ise yüzde 1.5. Binde birlik bir artış var. Demek ki rekabet gücümüz de yok. 2004 ile 2011 yılları arasında ise bölgenin istihdamı 60 bin geriledi. Türkiyede 7 yılda tarım alanında istihdam 430 bin kişi arttı. Doğu Karadeniz Bölgesinde ise 170 bin kişi geriledi. İşte bölgeden göçün nedeni budur şeklinde konuştu.
ÇAY BİZİM ULUSAL İÇKİMİZDİR
Çay ve fındığın Türkiye için stratejik 2 tarım ürünü olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu Fındık ve çayı çıkarttığımızda Karadeniz insanı aç kalır. Su gibi hava gibi özgürlüklerimiz gibi bu iki üründen vazgeçemeyiz. Fındık üreticisi, çay üreticisi onları bu hale düşüren hükümete oy verip sonra ağlıyor. Niye ağlıyorlar ben anlamıyorum. Hem oy vereceksiniz hem şikayet edeceksiniz. Ey CHP çık ses çıkar, belki hakkımızı biraz daha alırız diyeceksiniz. Biz sadece eleştiren bir parti değiliz. O dönemler artık bitti. Biz artık sorunlara çözüm üreten bir partiyiz ifadelerini kullandı.
Bütün Avrupada çay üreten tek ülkenin Türkiye olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Ama çay üreticisi memnun değil. Çay bizim ulusal içkimizdir. Sabah kalkarız çay içeriz, yatana kadar çay içeriz. Bir bölgemizde ise Rize çayı hiç yok. Kaçak çay içiliyor orada. Hiçbir hükümetin Türkiyeye kaçak çay getirmeye hakkı yok. Rizelinin düşünmesi lazım. Neden benim altın gibi çayım Avrupa markasına dönüştürülemedi. Dünyanın en kaliteli çayını üretiyoruz. Neden bir marka yaratamadık ? Sayın Başbakan özel sektörün işine karışmam diyor. Dünyada hiçbir başbakan bunu söyleyemez. Hükümet, özel sektörü ve üreticisini korur, aralarında bir denge yakalar. Üreticisini de sanayicisini de ezdirmez. Sağlam bir borsa kurar. Kalitesini arttırarak Avrupada dünyanın en iyi çayı Rizede üretiliyor diye reklamını yapar. Neden yapmıyorlar ? Suriye için o kadar konuşacağına çay için de konuşsaydın, çayın sorunu kalmazdı.
KAÇAK ÇAYLARI 70 MİLYONUN GÖZÜ ÖNÜNDE CAYIR CAYIR YAKACAKSIN
Ben parlementoda Rize milletvekili göremiyorum. Ama CHPde 7 tane milletvekiliniz var diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Ben parlementoda 3 dönemdir bulunuyorum. Bir milletvekilinin çıkıp da Rizenin şu sorunu var dediğini duymadım. Demek ki Rizenin sorunu yok. Ankaradan öyle görünüyor. Çayın en büyük sorunu kaçak çaydır. Kaçak çay bizim sınırlarımızdan giriyor. Rusyadan gelen bir uçakta mühimmat vardır diye durdurdun biz de itiraz etmedik. Bizim sınırlarımızdan 30 bin-40 bin ton kaçak çay giriyor bunu neden görmüyorsun. Her gelen kaçak çay, Rizeli üreticinin alın terinin çalınması demektir. Kaçak çayı teşvik ediyorsunuz neden engellemiyorsunuz ? Kaçak çay getirenleri, kaçak çay getiren firmaları teşhir edeceksin. Getirdikleri çayları da 70 milyonun gözleri önünde cayır cayır yakacaksın. Belki hükümet bilmiyor ben söyleyeyim; kaçak çaylar Esendere Sınır Kapısından yurda getiriliyor. Sayın Başbakan duysun. Hükümete bu konuyla ilgili en az 10 tane rapor verildi ama görmediler. 3 maymunu oynuyorlar. Ben görmedim, ben duymadım, ben konuşmuyorum. Tüm bu gelişmelere rağmen hala iktidar partisine oy veren adamlar var. Oy veren adamın şikayet etmeye hakkı yoktur. Sineye çekip oturacak.
Konuşmasının ardından Murat Karayalçın ve Hikmet Sami Türk ile çay içerek sohbet eden Kılıçdaroğlu, daha sonra geçtiğimiz günlerde makamında silahlı saldırıya uğrayan Hopa Belediye Başkanı Turan Kasımoğluna geçmiş olsun ziyaretinde bulunmak için Artvinin Hopa ilçesine hareket etti.