SON DAKİKA



Haber > Gündem > Seçmen tek adam yönetime "One Minute" dedi, uzla

Seçmen tek adam yönetime "One Minute" dedi, uzla

14 Haziran 2015 Pazar - 09:44








Belki de Türkiye’nin en zor seçimiydi. Bir yanda kudretli bir iktidar, diğer yanda büyük olanaksızlıklar içinde varlık mücadelesi yapan bir muhalefet. O iktidar ki; bütün devlet olanaklarını seçime seferber eden, devletin yayın kuruluşları dahil onlarca medya organıyla ortamı yönlendiren, büyük bir sermaye gücü ile bütün propaganda araçlarını kullanabilen bir parti. Buna, anayasal olarak tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı ve onun hesap sorulamayan devlet gücünü katın. Tam anlamıyla adaletsiz, eşitsiz bir yarış.

YENİ TÜRKİYE DAYATMASINA RET

Peki bu seçim sonuçlarını nasıl okumak gerek? İşte kısa ana başlıklarla seçimin çözümlemesi: Seçmen, bütün gücüne, baskı ve zorlamalara, bütün manipülasyonlara karşın 13 yıllık AKP iktidarına "dur" dedi. Türkiye halkına dayatılan ‘Yeni Türkiye’ masalını-macerasını yemedi. Hedeflerini tutturamayan, ekonomide yokuş aşağı dönen, özgürlüklerde ve hukuk devletinde çok zayıf karnesi olan AKP iktidarına sarı kart gösterdi. (Gelin görün ki; Başbakan Davutoğlu balkonda zafer ilan etti, iktidarı kaybedip de zaferi ilan eden ilk ‘Genel Başkan’ olarak tarihe geçti) AKP’deki erimeyi görerek Anayasa’yı ihlal edip, tarafsızlık yeminine uymayıp, AKP lideri gibi meydanlara çıkan, seçimleri kendisi ve Başkanlık rejimi için referanduma çeviren Erdoğan, en büyük kaybeden oldu. Erdoğan’ın; kimsenin itiraz edemeyeceği, her şeye karar veren, herkesin önünde eğileceği, demokratik kültürle hiçbir ilgisi olmayan ‘Süper Başkanlık’ dayatmasına seçmen, “One Minute” dedi. Türkiye’yi bir diktatörlüğe çevirecek adımlara izin vermedi.

YERİNE MUHALİF BİR SEÇENEK KOYMADI

Seçmen AKP’nin tek adam yönetimine geçit vermedi ve başkanlığa "Hayır" dedi ama bunun yerine tek başına ya da koalisyonla muhalefetin kuracağı güçlü bir iktidar seçeneği ortaya koymadı-koyamadı. Emekliler, taşeron işçiler, asgari ücretliler başta olmak üzere seçmene hoş gelebilecek birçok söze, iktidar yıpranmışlığının getirdiği uygun ortama ve arayışa karşın CHP yerinde saydı, hatta oransal olarak geriledi. (Gelin görün ki; seçim öncesinde, "Yüzde 26’nın altına düşersem istifa ederim" diyen Kılıçdaroğlu, bu sonucu başarılı buldu) Kuşkusuz ki; bu seçimin başarılılarından biri, 2011’deki oyunu yaklaşık 4 puan, 2014’e göre 2 puan arttıran MHP’ydi. Ancak gerek vekil sayının HDP‘nin altında kalması, gerekse beklenen patlamayı gerçekleştirememesinden dolayı, buruk bir zafer oldu bu.


Seçimin en büyük galibi (hatta tek galibi yüzde 13.4 gibi yüksek bir oyla 4., ancak çıkardığı 81 vekille parlamentoda 3. olan HDP’dir. Erdoğan, HDP ve Demirtaş’a yüklendikçe, alerjik ve stratejik seçmeni HDP’ye kaydırdı. Muhafazakar bazı Kürt oyları da ‘etnik’ tercihle bu partiye gitti. 13.4’ün 3-4 puanın AKP, 1-2 puanın CHP’den geldiği görülüyor. Bazı sol grupların, liberallerin, parti ya da partisizlerin ağırlığı da yüzde 1-1.5 civarında. Kalan kesim PKK’ya sempati ile bakan seçmen kitlesi. Seçim, Saadet-Büyük Birlik ittifakı ve büyük umutlarla seçime giren Vatan Partisi için büyük hayal kırıklığı oldu.

BAZI SAPTAMALAR

Seçmen, Erdoğan’ın gerilim politikasıyla ayrışan-kutuplaşan siyasette uzlaşma isteğini çok açık biçimde gösterdi. Siyasi partilere, uzlaşarak ortak bir çözüm bulma sorumluluğu verdi. Bu uzlaşma arayışlarında elbette yüzde 40 gibi yüksek bir oranda oy alan AKP, en önemli rolü oynayacak. . Siyasetin bundan sonrasının biçimlenmesinde Erdoğan’ın rolü ne olacak? Ki en önemli soru budur. Erdoğan anayasal sınırlarına çekilip, normal bir Cumhurbaşkanı gibi davranabilecek, hükümeti oluşturma çalışmalarını AKP yönetimine bırakabilecek mi? Siyasi partileri sorumlu davranmaya çağırırken, kendisi de sorumlu davranabilecek mi? AKP, bir uzlaşma istiyor mu? Yoksa ister gibi görünerek seçmen gözünde ‘çözüm arayan taraf’ olarak, erken seçime gitmenin yollarını mı arıyor?

Muhalefet, seçmen nezdinde hala çok ciddi bir güven sorunu yaşıyor. CHP’nin seçmene bunca somut, gerçekleşebilir vaatte bulunmasına karşın yerinde sayması, MHP’nin oylarını arttırmasına karşın meclis aritmetiğinde HDP’nin gerisinde kalması, beklenen patlama ya da açılımı yakalayamaması, ciddi bir muhasebe yapılmasını gerektiriyor.

Erken seçim bu tabloyu ne kadar değiştirir? Muhalefet, yeni hükümet arayışlarında, Saray’ın yeni senaryolarına teslim mi olacak, yoksa belirleyici bir rol mü oynayacak? . HDP’liler de, siyasal karşıtları da bu partiye giden oyları PKK’ya, şiddetle-terörle çözüm arama anlayışına bir destek gibi görmemelidir. Hatta bu oylar Kürt, PKK ya da terör sorununun çözümünde bir umut olabilir. HDP, Kandil ya da Öcalan’ın talimatlarıyla hareket eden marjinal ve etnik bir parti mi olacaktır? Yoksa bu tarihi mesajı alarak seçmen iradesinin paralelinde demokratik bir Türkiye hareketine dönüşerek, büyük toplumsal uzlaşma ve barışa katkı mı yapacaktır? HDP kendini kanıtlamak, üzerindeki kuşkuları yıkmak durumundadır.


Beğendim
0
Sevdim
0
Beğenmedim
0
Üzgün
0
İnanılmaz
0

VİDEO

SON DAKİKA

ÇOK OKUNANLAR

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap