Astsubay Ünal Bıçakçı, mekânın cennet olsun. Sen görevini fazlasıyla yaptın. Ailenin ve uğruna can verdiğin Türk Milleti’nin başı sağ olsun.

Sevgili okurlar; insanlar güzel şeyleri devamlı anlatırlar, dinlerler ama bunların çoğu o insanların dilinden gönlüne inmez, orada yerleşmez. Güzel insandan bahsederiz de; günlük olayları yaşarken, bu güzelliği uygulamayı pek beceremeyiz. Aslında güzelliği, gönül ve kültürel genlerimizde bulunduğu oranda kendini belli ettiği zaman algılayabiliyoruz.

İnsanlığın ortak değerlerinden birisi merhamettir.

Her an ihtiyaç duyduğumuz sevginin temeli şefkat ve merhamettir. Merhamet olmayan yerde sevgi, sevgi olmayan yerde şefkatten bahsedilemez.

Rahman ve Rahim olan, yani şefkat ve merhameti sonsuz olan yüce Allah, peygamberleri vasıtasıyla insanlığa gönderdiği bütün dinlerde, kullarından merhametli olmalarını istemiştir. Kur’an’da 114 yerde tekrarlanan Besmele’de, Allah’ın Rahman ve Rahim oluşuna sürekli vurgu yapılır. Bu husus oldukça önemlidir. Çünkü; insanlar ve toplumlar arasında var olan düşmanlık, şiddet ve terörün hem ortaya çıkmasında, hem de devamında şefkat ve merhametten nasipsizliğin ana sebepler arasında olduğunu kabul etmek gerekir.

Ya açlık, sefalet, zengin-fakir arasındaki derin uçurum! Türkiye örneğinde olduğu gibi nüfusun yüzde biri tüm Milli gelirin % 55’ine sahipse, nüfusun % 99’u ise Milli gelirin ancak % 45’ini paylaşıyorsa, ‘ülkede ciddi bir manevi buhran var’ demektir. Başka bir ifadeyle; nüfusun sadece yüzde 1’lik kısmı olan büyük zenginlerin karşısında nüfusun yarıdan fazlası asgari ücretle geçiniyorsa, ülkede insanlık, adalet ve idari anlayış hem maddi hem de manevi anlamda uzun uzun sorgulanmalıdır.

Özellikle sosyal konular lafla düzelmez. Fakir-fukara, garip-guraba laflarının faydası olmaz. Bu sözlerden biri Arapça, diğeri Farsça’dır, anlamları aynıdır. Fakir ve garip tekil, diğerleri çoğuldur. İki terkibin peş peşe kullanılmaları ise ortada iyi bir niyet olmadığının göstergesi olur.

Anne babanın en güçlü duygusu merhamettir. İnsan yavrusunu besleyen, geliştiren, koruyan ve büyüten, onların tükenmeyen şefkat ve merhamet duygularıdır. Bir annenin evladı için yaptıkları, kendi gönlünde var olan şefkat ve merhamet duygularının gereğinden başka bir şey değildir. Sevgisi de merhametinden kaynaklanır. Merhamet, esirgeme duygusu ile birleşen acıma duygusudur. Anne ile idareci bu noktada benzerdir. İdareci fakir bir toplumda kalkıp da “İtibardan tasarruf edilemez” diyerek saçıp savuruyorsa, işte burası merhametin bittiği yerdir. Artık toplum mutsuzdur.

Allah korkusu olan bir insan, ciddi, Vatansever bir insan az güler, çok ağlar. “Yani; düşünür, iyiyi-doğruyu- güzeli düşünür, okur-araştırır, görevlerini düzgün yapar, zorluk-acı çeker, sadece k e n d i emeğiyle yaşar, Allah’ın yarattığı her şeyin onun birer ayeti olduğunu kabul eder, dolayısıyla hiçbir konuda istismarcı olmaz.”

Bu temel mecburiyet insanın kendi hayatı için olduğu gibi, özellikle kamu yetkisi kullananlar için çok daha büyük bir dikkat ister.

‘Allah için, Millet ve Vatan için bilerek (kısaca) acıya razı olmak’ demek olan şehitlik, bunun için yücedir. Merhamet sahibi bir insan da asla şehidin fotoğrafının altına parti veya kendi ismini yazmaz. Bugün ve her zaman Türk Milleti olarak topyekûn gönül ve akıl birliğine ihtiyacımız vardır.

***

Bugün Irak, Suriye, Libya, Yemen, Mısır, Sudan ve Türkiye’mizde yaşanan kanlı olayların kısaca niçin yaşandığını, karar mercilerini ve uygulama stratejilerini doğru kaynaktan okumak isteyen siz okuyucularıma, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın “Ortadoğu’da Jeopolitik Dönüşüm ve Türkiye İçin Oluşturduğu Tehdit” başlıklı makalesini tavsiye ediyorum. Adres: www.21yyte.org