Türk siyasi tarihi, Türkiye’nin yaptığı tüm önemli atılımlara birilerinin "İstemezüük"leri ile doludur. Şimdi de İstanbul’da yapılması düşünülen ikinci "İstanbul Boğazı" yani "Kanal İstanbul" için "Tabiatı tahrip edecekler, ağaçlar kesilecek, ormanlar talan edilip denizin ekolojisi bozulacak(!)" deniyor. Şimdi şu açıklamaları lütfen dikkatle okuyun da bu 'kanal'ı neden ve kimlerin, maşaları ile engellemeye çalıştığını anlatalım.

Önce; "KANAL İSTANBUL NEDİR?"; Türkiye’nin koskoca İstanbul Boğazı için elleri kolları bağlı. Peki neden? Lozan Antlaşmasına göre İstanbul Boğazı'ndan geçen devletlerin hiçbir ticari gemisinden (1 lira) bile dahi geçiş ücreti alma imkânımız yok, alamıyoruz. 20 Kasım 1922'de İsviçre’nin Lozan şehrinde toplanan İtilaf devletleri (AB), İstanbul ve Çanakkale’den geçiş statüsünü de şöyle düzenledi: "Barış zamanında, ticari gemileri gündüz ve gece -sağlık denetimi hariç- bayrak ve yük ne olursa olsun, hiçbir işlem olmaksızın Boğazlar'dan serbestçe geçiş özgürlüğünden yararlanacaklardır" (yani bedava). Oysa, Cebelitarık Boğazı'na sahip olan İspanya ticari gemilere yaptığı sadece rehberlik hizmetinden yılda 1.5 milyar dolar kazanıyor. Suni olarak açılan Panama kanalından Panama devleti (3.5 milyar dolar), Süveyş kanalından İse Mısır, (4.5 Milyar Dolar) sağlarken, ikinci Süveyş'in açılımı da gündemde.

Bizim fifilerin "Suni bir boğaz, deniz ve karadaki canlı dengesini bozacak" yaygarasını koparanlar düşünsün bakalım. Panama ve Süveyş kazıldı da oralarda denizlerin tabiat bozulmadı da Türkiye’de niye bozuluyormuş? Bakın, Kanal İstanbul tamamlandığında İstanbul Boğazı'ndan geçmek için günlerce sıra bekleyen gemilerin günlük geçişinden "Kanal İstanbul" Lozan Antlaşması dışında kalacağı için yabancı gemilerden toplanacak para yıllık 4.5 milyar USD'yi bulacak, bu para TC kasasına gireceği için Avrupalının gözleri fal taşı gibi açılıyor tabii. Peki, bizim İrlandalılara(!) n’oluyor? Dünya petrol güzergahı Türkiye denizlerinde yoğunlaşmasına rağmen Türkiye bu büyük pastadan payını Lozan Antlaşmasındaki madde yüzünden mahrum bırakılmıştır.

Anlıyorsunuz değil mi? Kanal İstanbul gerçekleştiği zaman ise bu durum tam tersine dönecektir. Şimdi şu mahut Gezi parkı eylemleri ve son günlerin kaoslarının sebebinin hangi mihraklardan (Diktatör(!) Erdoğan, hırsız hükümet(!)) kaynaklandığını da anlatabildik mi? Gaye, Türkiye’yi 80 trilyon mangıııır dan mahrum etmek. Peki, sadece "Kanal İstanbul değil". Ya şu 3. havaalanı projesine "Ağaçlar kesilecek" yaygarasını hiç düşündünüz mü? Almanya'nın 3. İstanbul havaalanını istememesi tesadüf mü? Lufthansa H.Y’nin 100 milyon yolcusunun İstanbul’da yapılacak 3. havaalanına kaymasıyla Lufthansa ile Almanya büyük mali kayıp içine girecek. Bn. Merkel’i anladık da, size n’oluyor?

Gerçek böyleyken, Gezi Parkı eylemlerinde, PKK ve PYD, IŞİD kamplarında neden Alman cici turistlerin(!) cirit attığını anlamamak için geri zekalı olmak gerekmez mi? "TC’nin bu projelere ayıracağı paralar terörle mücadeleye gitsin" değil mi? Buyurun şimdi sokaklara, Gezi parklarına çay içmeye(!), barış(!) gösterilerine. Ha, unutmadan, Kıbrıs’a 80 km’den deniz altından giden su projesini sonraya bıraktım, onu da unutmayalım.