Diyorlar ki;

Bir kişi başkan seçilecek ve o kişi hem hükümet hem meclis hem de mahkeme olacak; Başkan olacak kişi aynı zamanda bir partinin genel başkanı olacak,

O partinin genel başkanı hâkimleri-savcıları atayacak, kararname adı altında kanun yapacak, seçilmiş Millet Meclisini feshedebilecek, orduya emir verecek, Seçilen milletvekillerinin icra ile ilgili hiçbir yetkisi olmayacak, Rejimin sadece adı Cumhuriyet olacak,

400 milletvekilinin oyu olmadan başkan hiçbir şekilde yargılanamayacak, Başkan eğer isterse; kendini ve bakanlarını mahkemeye çıkarma girişiminde bulunan meclisi feshedebilecek, İkinci dönem görev süresi sonuna doğru meclisi feshettirerek üçüncü dönem de aday olarak seçilip 15 yıl süre ile Başkan olarak görev yapabilecek, Tek adam sistemi olacağı için belirsizlik etkili olacak, Devlet ve toplum hayatında; danışma, ortak akıl, uzlaşma gibi yöntemler olmayacak, Diyorlar ki;

Beş yılda bir sandığa gidip; bir Başkan, bir de onun partisinin çoğunlukta olduğu meclisi seçeceksin. Bir dahaki seçime kadar kimse sana bir şey sormayacak! Başbakan olmayacak, bakanları meclis denetleyemeyecek, bakanlar sadece başkana karşı sorumlu olacaklardır,

Seçtiğin milletvekilleri bakan ve bürokratlardan hizmet yapmasını isteyemeyecek, sana hizmet getiremeyecek, Camiye, kışlaya, adliyeye giren siyaset kurumsallaşacak, bunların hepsi başkanın partisine göre yeniden düzenlenecek! Devlet, parti devleti olacak, Başkan senin partinden değilse devlet kapısında pek de yerin olmayacak,

Diyorlar ki;

Başkan isterse devlet kurumlarını bölgelere ayırarak, ülkenin bölünmesine sebep olabilecek! Başkan, padişahlarda bile olmayan, daha önce tarihte hiçbir yöneticimize verilmeyen yetkilere sahip olacak,

Meclisi feshedebilmenin yanında, bakanlıkları kapatabilecek, yargı kendi kontrolünde olacak, (HSK’nin 13 üyesinden 4 tanesini direk atayacak, kurulun tabi üyesi olacak Adalet bakanı ve müsteşarını da kendi atayacak, kalan 7 üyeyi ise mecliste çoğunluğu bulunan kendi partisi tarafından seçebilecektir.

Anayasa Mahkemesi üyelerini atayacak) Bu durumda yargı nasıl “bağımsız ve tarafsız” kalabilecek? Şimdi biz de haklı olarak sormak istiyoruz, eline “Bozkurt işareti” çok yakışan Sayın Başbakanımız açıklasın istiyoruz, ama “aba altından sopa” göstermeden, “Yok, öyle bir şey diyerek değil, elini kolunu, sert şekilde aşağı yukarı sallayarak değil; gerçekten bizleri ikna edecek şekilde açıklama istiyoruz!

Yukarıdaki endişelerimiz yanlış mı?

Yanlışsa doğru olanı; yuvarlama yapmadan, net ve anlayabileceğimiz şekilde açıklayabilir misiniz? İkna olmak istiyoruz!