Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, kredi risk ölçütü olan CDS primindeki düşüşü seçim sonrası dönemin en önemli gelişmelerinden biri olarak yorumlarken, depremin bütçede yarattığı hasar için tedbirler alındığı ve yapısal sorunlara yol açmayacağını söyledi. Kamuda tasarruf tedbirlerinin artacağını mesajını veren Yılmaz, “Belirsizlikler azalacak öngörülebilirlik artacak” dedi. Tüketime karşı dengeli bir yapı öngörüleceğini belirten Yılmaz, “ısrarlı” doğru politikalarla ortaya çıkacak refahın toplum olarak paylaşacağını kaydetti. Yılmaz, cari açığın düşürülmesine yönelik mücadeleye de dikkat çekerken, ihracatı “daha uzun menzilli” kılacak çalışmaların önemsendiğini ifade etti.

Kamu ve özel sektörü bir araya getirmek üzere başlatılan TOBB Ekonomi Şurası, Yılmaz’ın açılış konuşmasıyla başladı. Son iki aydaki en önemli gelişmelerden birinin risk primindeki düşüş olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Siyasi istikrar ve uygulanan makro politikaların etkisi ile Mayıs 2023’te 700 baz puan seviyesinde olan CDS primi 400 baz puan seviyelerine gerilmiştir. Risk primindeki düşüş, dış kaynaklara erişimi kolaylaştırmakta, dış kaynakların ülkemize maliyetini aşağı çekmektedir” ifadelerini kaydetti. Risk priminin, ekonominin sağlıklı görünümünü yansıtacak şekilde daha düşük seviyelere gerilemesini beklediklerini söyleyen Yılmaz, gelecek dönemin öncelikli konuları enflasyon, cari açık ve bütçe hedeflerine ilişkin özetle şöyle konuştu:

“- Son dönemlerde yeni para politikası çerçevesinde miktarsal sıkılaştırma, tüketim ile üretim arasında bariz farklı uygulama yapılmaktadır. Tüketimde daha dengeli yapı öngörülürken, üretimi, ihracatı destekleyici çerçeve oluşturulmaktadır. Burada da KOBİ’lere ayrı bir vurgu yapıldığını, önem ve öncelik atfedildiğini da ifade etmek isterim. Biz bir taraftan enflasyonla mücadele ederken, elbette daha düşük, tek haneli enflasyonu hedeflerken, bir taraftan da resesyona düşmeden, üretimimizi, gücümüzü, ihracatımızı koruyarak devam etmek durumundayız.

Bütçede AB standardı

- Yaşadığımız büyük deprem afeti etkisi hariç, bütçe açığını AB standartlarında tutmaya ve bu çerçevede bir takım tedbirler almaya çalıştık. Deprem harcamaları tek seferlik harcamalar 3-4 yıl sürecek belki ama her yıl tekrar etmeyecek harcamalar, bunlar bütçede yapısal bozulmaya yol açmıyor. Her yıl harcama gerektiren kalemler yapısal bozulmaya yol açıyor. Deprem harcamalarını arızi (geçici) bir durum olarak görüyoruz. Bir takım gelir tedbirleri aldık. Kamuda harcama adında adımlar atmayı planlıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığı çalışma yürütüyor. İlkelerimiz şeffaflık, tutarlık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluktur.

- Türkiye’de yatırım ortamının iyileştirilmesi, ekonomimizin potansiyelinin daha da yükselmesini istiyoruz. Yatırım teşviklerinde etki değerlendirmeleri yaparak hedef odaklı bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Teşvik sistemimizde bir takım yeni adımlar düşünüyoruz.

Ara malı yerlileşmesi

- Yeni dönemde milli teknoloji hamlesini hayata geçirmek için nitelikli insan kaynağının geliştirilmesini planlıyoruz. Toplum genelinde yetkinlik gelişiminin sağlanması için çalışacağız. Yüksek teknoloji yoğunluklu ürünlerin ihracatı için kapsamlı ihracat programı oluşturacağız. Ara malında yerlileşmeye öncülük etmenizi önemsiyoruz. Daha fazla yurt dışı pazara ihracat yapabilmeniz için ihtiyacınız olan sonuç odaklı politikalarla yanınızda olacağız. İhracatın menzilini artırmayı, uzak ülkelere odaklanılmasını pazar çeşitliliği babında önemli görüyoruz. Yerelden kalkınmanın yanı sıra dünyanın her köşesinde bayrak gibi güven duyulan Türk özel sektörünü temsil ettiğinizi biliyoruz.

- Depremden etkilenen şehirlerimizi ekonomisi ile hep birlikte ayağa kaldıracağımıza inanıyoruz. Belirsizlikleri azaltacak, yatırımlar ve diğer aktörler için öngörülebilirliği artıracak politikalar ve yapısal dönüşüm ile sorunların üstesinden geleceğiz.”