Gürsoy, yaptığı açıklamada, yabancı yatırımcıların son yıllarda Türkiye’de tesis kurmalarının ve depo yapmalarının hem Türkiye ekonomisi, hem de Türk fındığı için çok olumlu adımlar olduğunu söyledi. Üretici olmadan fındığın üretilmeyeceğini ancak sanayici olmadan da fındık piyasasının olamayacağı vurgulayan Gürsoy, yabanı yatırımcıların Doğu ve Batı Karadeniz’de yatırım yapmalarından korkulmaması gerektiğini gibi tam tersi teşvik edilmesi gerektiğini kaydetti. Gürsoy, “Ülker, Eti, Sunset (Sağra), Şölen gibi büyük firmaların iç piyasada fındığı alıp mamul hale getirmesi nasıl Türk fındığına katkı sunuyorsa, yabancı firmalarında Türkiye’ye gelip sanayilerini kurmaları aynı derecede hem rekabeti artıracak hem de fındık iç ve dış tüketiminin artmasını sağlayacak. Dolayısıyla bölgede dış yatırımlara bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor” diye konuştu. Gürsoy, şöyle devam etti: “Bu gelen firmalar olumsuz düşünenlerin aksine fındığın kalitesini, verimini ve en önemlisi tüketimi artıracak olan bu büyük firmalar. Belki de ileride üreticiye değişik katkılarda bulunabilecekler. Örneğin organik fındığa yatırım yapmak isteyen bir sanayicinin organik tarım için üreticiye destek verip onun yönlendirmesi ve onun mahsulünü almayı garanti etmesi gibi avantajları sunacaklardır. Dolayısıyla her zaman yatırımcıların fındığın içerisinde olmasında çok büyük faydalar vardır”