Ülkemiz, yeni anayasa taslağı için referanduma gitmeyi düşünürken, sosyal medyada olsun milletin meclisinde olsun karşılıklı suçlamalar yapılmakta. Bazı yöneticiler açıkça tarafları belirlemiş, vatandaşlara kabul ettirmeye çalışıyorlar. Buna bazı il ve ilçe yöneticilerin taraflı hareketleri daha şimdiden başlatmış durumdalar. Tüm kesimlerin ağzından düşmeyen demokrasi adeta firar etmiş durumda. Yılardır ülkemiz demokrasi ayıbı yaşamaktadır. Nedir demokrasi? Nere göre demokrasi veya kime göre demokrasi soruları daima havada kalıyor. Demokrasi hakkında bakın PLATON ne diyor. Demokrasi bir eğitim işidir; eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse OLİGARŞİ olur. Devam ederse, demagoglar türer, demagoglardan da

DİKTATÖRLER doğar. Öyle görülüyor ki, evet /hayır inatlaşması ülkeyi içinden çıkılmaz zorlukların içine atabilir. Eğer bizler demokrasiden ayrılmak istemiyorsak, demokrasinin ilkelerini özümsememiz gerekmektedir. Peki, nedir demokrasinin ilkeleri? Milli egemenlik Seçme ve seçilme hakkı Katılım Özgürlük Eşitlik Çoğulculuk Çoğunluk Hoşgörü Hukuk devleti Kuvvetler ayrılığı olarak sıralanır. Ancak, şunu açıkça ifade edeyim, demokrasinin var olması için olmazsa olmaz ilkelerinden kuvvetler ayrılığını açarsak yasama, yürütme ve yargının ayrı organlardan temsil edilmesi iktidar tekelini kıran bir uygulamalıdır. Hukuk devletinde yargı bağımsızdır.

Demokrasi adına durum böyle iken bizler demokrasiyi geliştirmek için çalışmamız gerekirken tüm yetkiyi tek elde toplamanın adını halkımız koyarsa acaba ne diyebilirler? O zaman referanduma götürülmek istenen Anayasa kitapçığını halkımız dikkatli okuyarak düşünmesi lazım Halkımıza verilecek olan söylemler, kağıt üzerine yazılması ve uygulanmasını beklerken, -caklar, -cuklar üzerinden ne demokrasinin ne de cumhuriyetin ileri gitme şansı yoktur. Elbette burada siyasilere çok büyük görevler düşüyor. İsmet Paşa'nın meşhur sözünü anımsatmaktan edemeyeceğim. “Politikacıyı tarif edersen sözüne güvenilir kimse olması lazımdır.” diyor. Bilmem hatırlayabiliyor musunuz?