Kimilerinden mesaj gelir, birileri de sözle zikir eylerlerdi; “Hayırlı Cumalar” diye... Sonra, işin içine 16 Nisan’da Anayasa hesabıyla bir “Hayır-Evet” işi girince, kimileri mesajlardan “hayırlı”yı kaldırdı, birileri de söz ile kulağımıza üflemeyi! Aslında o günkü ve bugünkü tercihsöylem hesabıyla bu bile toplum olarak bizim ne kadar kısır bir döngü içinde olduğumuz, ne denli dar bir ufkumuz bulunduğunu, “sapla samanı nasıl karıştırdığımızı” nasıl bir birine karıştırdığımızı tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor! Neden mi? Çünkü; “Hayır” kelimesinin manası Cuma ile Anayasa oylaması hesabında çok ama çok farklı. Bir “hayrı”, diğeri “hayır”ı  ifade ediyor. Ama gel gör ki, böyle ufak tefek hesaplar bile Cuma’daki hayrı kenara koydurtabiliyor! Yazık, hem de çok yazık!

OSB’DE DURUM; “VAHİM Mİ?”

Geçen hafta; “TrabzonArsin OSB’ye gökten kar değil, yerden kul hataları yağdı” başlığı atarak belki “kıyısından köşesinden irdeleyen olur, ilgi gösteren bulunur” hesabıyla yaptığımız tespitler, tam sütun uyarılar anlaşılan o ki, “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az” sözüne tam örnek teşkil etti! Önceki gün tekrar gezdik gördük, sağına soluna göz attık, baktık ki işler “Eski hamam eski tas” şeklini andırır durumda. “Ne gelen var, ne giden” diye başlayanların sayısı hiç de az değildi yine... Tıpkı, evine ekmek götürmek için işine tekrar kavuşmayı bekleyenlerin kara kara düşünmesi gibi. Anlaşılan o ki, etkili ve yetkili makamında bulunan birilerine göre, Arsin OSB’de durum hiç de vahim değil! Hem de, binlerce işçinin yeniden istihdam edilmesinin sözünün verildiği, “üretim olmaz ise kalkınma da olmaz” nutuklarının atılmaya devam ettirildiği şu günlerde!

HANGİ KİTABIN?

3 gün önce; “Kitabın tam ortasından” diyerek, şu fani dünya hayatında hemen hemen her konuya “nereden bakılması” gerektiği noktasındaki fikrimizi zikrettik diye olumlu-olumsuz eleştirenler olmadı değil! Adeta yüzde 50, yüzde 50 hesabıyla... Kimisi, “Bu işin kitapla ne ilgisi var?” diye sordu. Kimisi, “Bırak şu hesap kitap işini” dedi! Kimileri, “Kitapta ne yazıyor?” diye üsteledi... Birileri de sokakta yakalayıp ciddi ciddi; “Hangi kitabın ortasından?” diye sormadı değil! Vaziyetin ahvali işte budur dostlar! Kimisi kitabı bilir, okuyacağı yerde “ne yazıyor?” diye sorar! Birileri de, hangi kitabı kast ettiğimizi anlamayacak kadar Allah’ın verdiği aklı kullanmaz! Ama ben yine de tekrarlayacağım: “Önce aklınızı kullanın. Bunun için konunun kitabına tam ortasından bakın. Sonra da ötekinin berikinin, parti purti, lider mider, iktidar muhalefet hesabıyla söylediklerini düşünün ve doğrunun terazisinde değerlendirin.”

TOPAL OSMAN AĞA İÇİN; ÜZÜLMEYİN...

Milli Mücadele kahramanlarından Giresunlu Topal Osman için, ismini bile söylemeyi zul saydığım bir yayın aracı akla-izana, ille de vicdana sığmayan yakıştırmaları ekrana taşıdı diye içimden şunları yazmak geldi: “Ey Giresunlu hemşehrilerim başta olmak üzere, bu ülkenin varlık sebebi Atatürk ve İstiklâl Muharebesinin sahiplerini, başlarının tacı etmekten vazgeçmeyen vatanseverler, üzülmeyin, kırılmayın. Ve de ‘kem söz sahibine aittir.’ Unutmayın. Ve, dahası bunların o gün değişik kisveler altında mücadeleye karşı çıkanları, düşmanla işbirliği yapanları baş tacı eden yayınlar yaptıklarını aklınıza getirip, basın düğmeye olsun bitsin.”