Amerika’da yaşananlarla ilgili görüntüleri ve fotoğrafları hiç unutmayın. Bugünden sonra bu ülkede ve dünyada yaşanacak gelişmeleri o görüntüler üzerinden değerlendirin. Çünkü demokrasinin, özgürlüğün, insan haklarının en fazla yaşandığı ABD’de böyle bir tablonun yaşanmasının ardına bakmak gerek.
ABD’nin şımarık çocuğu Donald Trump’ın seçimle kaybettiği koltuğunu vermemesi onun psikolojisinden ve sahip olduğu imparatorluğun gelecekte yıkılmasından mı kaynaklandığını düşünmek yanlış olmaz.
Kongre binasının basılıp insanların öldürülmesi gelecekte yeni dünya düzeninin nasıl bir şekil alacağının da habercisi olabilir. ABD’de de darbe sözleri havada uçuşuyor. Trump taraftarlarını sokağa dökerek ortalığı kan gölüne çevrilmesine neden olacak kadar arsızlaşması birçok kişinin dediği gibi deli gömleği giydirilecek bir ruh haline bürünmüştür.
Diğer taraftan ekonomik güç olarak ülkede sahip olduğu imparatorluğun yeni dönemde elinden gitmesi tehlikesi ile burun buruna olmasının kendisine böyle bir çılgınlığı yaptırıp halkı sokağa döktürmüştür.
Bir başka açıdan da bakarsak ülkenin kurucularının kitaplaştırdığı ilkelerin de yerle bir olmasına bu karmaşa neden olmuştur. Emperyalist güç olarak kendisi dışındaki ülkelere ikinci sınıf değerlendirmesi yapan ABD bu yaşananlarla küçük gördüğü ülkelerden farkı kalmamıştır.
Bu yaşananlar elli eyalet ve bir federal bölgeden oluşan Amerika Birleşik Devletleri’nin parça parça olmasına ve birçok yeni ve küçük devletçiklerin oluşmasına da yol açar ihtimalini de gözden kaçırmamak gerek.
Trump’ın provokatörlük yaparak seçimlere kanın bulaşmasına neden olmasına koltuk sevdasını da eklemek gerek. Dünyada koltuğa oturanların gitmediği ülke yoktur, elbet bir gün o koltuğu başkalarına bırakıp tarih sayfalarında herkes yerini alacak.
ABD’de cumhuriyetçiler ile demokratların bu kavgasında dile getirilen darbe sözcüğü bize hiç yabancı değil. Bu işin arkasında FETÖ olmasın diyelim de biraz gülelim. 15 Temmuz 2016’da ülkemizde yaşadığımız o kara günün arkasındaki isimin ABD’de tezgah açtığını biliyoruz.
Biz o kara günü yaşadığımızda ABD’li senatör Rick Black’in aşağılık ''Günün müjdesi: Ordu Türk diktatörünü devirmeye çalışıyor'' sözlerini hatırlayalım.
Ya Trump’ın koltuğu vermemek için direndiği Jeo Biden 15 Temmuz için, "Ama bence daha önce yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan'ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile. Peki biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz" sözlerinin sahibi olarak bugün yaşananlar ile ilgili "Yapılan protesto değildir. Bir kalkışmadır. Bu kesinlikle kaostur. Ayrılıkçılığa bile girer. Bu kalabalığa çağrı yapıyorum. Geri çekilin” demesi gülme komşuna gelir başına dedirtti. Yaşananlar ülkemize hain kalkışmada dil uzatanlara ders olur umarım.
15 Temmuz’da Türkiye’de demokratik düzeni hedef alan kalleşliğe destek çıkan ABD’de yaşananlar denildiği gibi tam bir Amerikan filmi ya da bilgisayar oyunu gibi. Sonuç olarak demokrasiye sımsıkı sarılmak ve sandığın kararına saygı göstermek gerektiği gerçeğini kimse unutmamalı.
Trump ülkesini kaosa sürükledi, baktı ki işler sarpa sarıyor sonrasında çark edip görevi devredeceğini söylemişse de bundan sonra ABD’de işler yolunda gitmeyecektir, çünkü sahip oldukları sistemin kulağına su kaçmıştır.
Giriş Yap
Üye Ol
