Yaşamları boyunca başlarından geçen ya da maruz kaldıkları acı veya tatlı olaylardan gerekli dersleri çıkarıp kişiliklerini olgunlaştıranlar; imkanlar ölçüsünde her konuda yazılmış kitap ve dergileri okuyanlar, günlük basın yayın organlarını takip edip izleyebilenler, yaşadıkları çevrelerinde üstün insan, yüce kişi olarak saygı görmeye adaydırlar. Evet!... Adaydırlar diyoruz, çünkü bunu olumlu, toplum yararına kullananlar olduğu gibi, yanlış yönde kullananlar da olabilir. Temennimiz ve olması gereken, acı tatlı olaylardan gerekli derslerin alınması ve topluma örnek olunmasıdır.

Bir insan, kendinden her konuda tecrübeli ve bilgili ana ve babasının, öğretmenlerinin, büyüklerinin sözlerini ve öğütlerini dinlerse karşılaşabileceği birçok engelleri daha kolayca aşabilir, güçlükleri yenebilir. Eskiden okullar ve benzeri eğitim kurumları yeterli ölçüde değilken, herhangi bir zorluk karşısında kalanlar; çevrelerindeki tecrübeli ve bilgili yaşlılara danışırlar, onların gösterdiği yoldan giderlerdi. Ama bugün geldiğimiz noktada okullarımız her yönüyle donanımlıdır en modern şekilde hizmet vermektedir. Ki, hayatta karşılaşılan acı ve tatlı olaylardan gerekli dersleri alıp kişiliklerin olgunlaştırılması daha seri ve daha sağlıklı olabilecektir.

Bir gerçek de şudur: Bir insanın her şeyi bilmesi imkansız olduğu gerçeğini bilerek, bilmediklerini, anlayamadıklarını bilenlerden öğrenmek, başarı ve mutluluk için geçerli yol olsa gerektir. (Ulu sözü dinleyen dağlar aşar...) Şu gerçek de unutulmamalıdır ki; hemen her insanda küçük yaştan itibaren, kendi konumuna bulunduğu ortama göre kendini gösterme ve sevilme, takdir edilme eğilimi vardır. Herkes kendi yeteneklerine göre bir çaba gösterir. Hiçbir yeteneği olmayanlar ise sönük bir durumda kalırlar.

Şunu hiçbir zaman unutmamalı ki, sesimizi duyrmak, varlığımızı göstermek için bir şeyler yapmalı, bir yenilik getirmeliyiz. İnsanlar yaradılışları gereği tekrardan, monotonluktan sıkılırlar, hep yenilik peşinde koşarlar. (Çevrenize şöyle bir bakınız, öyle değil mi?) Bu noktada önemli olan; kişinin kendini göstermek amacıyla ortaya koyduğu eser ya da çalışmalar bir kopya, bir taklit veya alışılagelmiş bir şey olmamalıdır, zira ilgi çekmez, gösterilen emekler de boşa gitmiş olur. Şunu unutmayalım ki; bir şey yapmak istiyorsak denenmiş olmayana, güç olana,yeniye yönelinmelidir, tüm plan ve programlar bu yolda kullanılmalıdır.

Aksi durumda boşu boşuna zahmete girmiş oluruz, amaca ulaşamayız... Siyaset üzerine örnek vermek gerekirse; ülkemizi yöneten kadroların uzun süre iktidarda kalmalarının sırrı burada olsa gerekir...