SON DAKİKA
SON DAKİKA


İnsanız biz
23.11.2019

Düşünsenize, bundan 20-25 yıl önce hayatımızda cep telefonu yoktu. 30 yıl önce televizyonda sadece bir kanal vardı ve o da 12’de sona eriyordu. 40 yıl önce bırakın televizyonu telefonu çoğu yerde elektrik yoktu. Olsa da sık sık kesilirdi. 1960’a kadar Karadeniz’de şehirlerarası yol yoktu. Giresun’a, Ordu’ya gitmek bile bir gün sürüyor, İstanbul’a gitmek için adeta kervan düzülüyordu. Yazılan mektuplar 10-15 gün sonra yerine ulaşıyordu. Ama insanlar birbirleriyle daha fazla görüşüyordu.Arkadaşlık, dostluk ve komşuluk vardı. Samimiyet vardı. Güven vardı. Dünyada olup bitenden çok fazla haberimiz olmazdı. O yüzden çevremiz kadar üzülür, çevremiz kadar mutlu olurduk. Strese, depresyona girmezdik. Bir bardak çay ikramıyla mutlu olur, bir fincan kahvenin 40 yıl hatırını sayardık.

 

Sokaklarda, boş arsalarda envai çeşit oyunlar oynardık. Arabalar ve apartmanlar olmadığı için tüm sokaklar ve arsalar bizimdi. Hayal ürünü canavarlarla savaşır, mahalle çetesi kurarak planlar yapar, paylaşmayı ve arkadaş olmayı (birlikte hareket etmeyi) en samimi haliyle yaşardık. Kan kardeşi olur birbirimizi kollardık. Yazları sabah 5 akşam 5 deniz mesaisi yapar, kışları boş bir depo ya da odunluğu karargah tutardık. Çocuk çocukluğunu, genç gençliğini, yaşlı yaşlılığını bilirdi. Güneşli günlerde merdivenli sahanlığı olan evlerin kapılarında annelerimiz toplanır, el işi yapar, yufka açar, reçel kaynatırlardı. Şimdiki çocuklar bilmez ama, o tereyağlı yufkanın lezzeti, en pahalı hamburgerden bile güzeldi.

 

Yani insandık!

 

Şimdi ise parlak ekranlara mahkum olmuş, yalnızlığın her tarafımızı kuşattığı otonom bireylere döndük. Son 20-30 yılda baş döndürücü bir hızla gelişen teknoloji ulaşımda ve iletişimde tüm duvarları ortadan kaldırdı. İstediğimiz anda dünyanın her yerine ulaşabiliyoruz. Dünyanın herhangi bir yerindeki, hayatta canlı olarak hiç karşı karşıya gelemeyeceğimiz, elini dahi sıkıp tokalaşamayacağımız insanlarla arkadaş olabiliyor, birçok şeyi paylaşabiliyoruz. Dünyanın her yerindeki her olaylardan her gelişmeden haberimiz oluyor.

 

Ama teknoloji öyle bir hale geldi, hepimizi öyle bir kuşattı ki; sağladığı avantajların yanında dezavantajlarını daha fazla yaşar hale geldik. Hayatımızı kolaylaştıracak arabalar o kadar çoğaldı ki artık şehirler hareket edilemez, nefes alınamaz hale geldi. Tek arkadaşımız, dostumuz kişisel bilgisayar, tablet ve cep telefonları oldu. Aynı evin içinde aile bireyleri dahi o parlak ekranlardan başını kaldırıp birbirini göremez hale geldi.

 

Ve en acısı; tüm bu yalnızlığımıza tüm dünyanın acılarını da dahil etmemize sebep oldu. Dünyanın herhangi bir yerindeki bir cinayeti, savaşı, zulumü duyar, görür hisseder hale, tüm bu bilgiye rağmen ise hiçbir şey yapamamanın çaresizliğiyle kıvranır hale geldik. Sokak hayvanlarına yapılan eziyetleri, kadın ve çocuk istismarlarını o kadar fazla görür hale geldik ki tarif edilemez. Bu kadar yükü nasıl ve daha ne kadar kaldırabiliriz bilemiyorum. Tüm acılar normalleşiyor gibi gözükse de uzun vadede hepimizin içinde derin izler ve acılar bırakıyor. Yoruluyoruz. İnsanız sonuçta!

 

O yüzden bazen insan olduğumuzu hatırlayıp; teknolojiden uzaklaşmamız akıl, ruh ve beden sağlığımız açısından çok önemli! Arada dışarı çıkıp bir nefes alın, yürüyüş yapın ve insanlara selam verin. Deniz kenarında koşun, sonra oturup denizi ve ufku seyredin. Arabalarınızı park edip, bisiklete binin. Köye çıkıp ağacından meyve koparıp tadına bakın.

 

Bu akşam bir komşunuzun kapısını çalıp çayını için. Televizyon kapatılmaz belki ama en azından çay içerken cep telefonundan kafanızı bir anlığına kaldırıp, “Nasılsın komşu” sorusuna “Teşekkürler. Sen nasılsın” diye cevap verip, birkaç kelam eder, canlı, sıcak ve samimi bir sohbete başlarsınız. Deneyin iyi hissedeceksiniz. Biz insanız.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap