Doğu Karadeniz bölgesi,
tarih boyunca devlet hizmet ve yatırımlarında hep en sonlarda kalmış ve
hala daha birçok yatırıma kavuşamamış bir bölgedir. Özellikle ulaşım
yatırımlarında daha yakın geleceğe kadar tam bir mahrumiyet bölgesi
olmuştur.
1950’li yılların sonuna kadar doğru dürüst karayoluna dahi
sahip değildi. Menderes yolu olarak bilenen ilk şehirlerarası karayolu sahile
paralel olarak tamamlanmış ve 1960 yılında hizmete açılarak bölgeyi ulusal yol
ağlarına bağlamıştır. Şehirleşme de sahil yolundan sonra sahilde daha fazla
yoğunlaşmıştır. Öncesinde sadece deniz yoluyla ticaret ve ulaşıma açık olan
Doğu Karadeniz, sahil yolunun hizmete girmesiyle hızlı bir gelişim ve nüfus
artışı göstererek, ülkenin diğer bölgeleriyle ticaretini ve etkileşimini artırmıştır.
Ancak bu etkileşim daha çok büyük şehirlere göç olarak gerçekleşmiştir. 2000’li
yılların başına kadar bu sahil yolunun dar ve kısıtlı imkanlarıyla yetinen Doğu
Karadeniz, nihayet Karadeniz Duble Sahil yolunun hayata geçmesi ve Samsun,
Trabzon ve nihayet Ordu-Giresun Havaalanlarının yapılmasıyla çok geç de olsa
farklı ulaşım alternatiflerine kavuşmuş ve gelişimini sürdürmüştür. Ancak
öncesinde aktif olarak kullanılan denizyolu ulaşımından, karayollarından sonra
büyük ölçüde vazgeçilmiştir.
Bir diğer ulaşım alternatifi olan tren/demiryolu ise Doğu
Karadeniz’e nedense hiç ulaşamamıştır. Dünyanın en ucuz ve en sürdürülebilir
ulaşım alternatifi olan Demiryolunun sağlayacağı avantajlar ve kolaylıklar bu
bölgeye hala çok uzak bir hayal olarak tartışılıyor. Oysa; Samsun, Ordu,
Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin, arka planda Gümüşhane ve Bayburt illeri ve bu
illerin iç bölgelerle etkileşimini ve potansiyelini çok artıracak bir demiryolu
bölgenin ve ülkenin ekonomisini katlayacak ve kalkındıracak bir fark oluşturacaktır.
Diğer taraftan bölgede tesis edilecek demiryolu, ülkeyi doğu ve orta doğu
ülkelerine açacak ve tarihi ipek yolunu yeniden canlandıracak bir gelişme
olacaktır. Bu konuda Kafkasya ülkeleri ve İran üzerinden gelen demiryolu
ağlarını ülkemiz mevcut ağlarına bağlama çalışmaları yürütülmüş ve kısmen
hayata geçirilmişse de Doğu Karadeniz de sahilden gelecek bir hat çok daha
değerli olacaktır. Samsun’dan başlayıp, Gürcistan sınırından çıkacak bir
demiryolu hattı Türkiye’yi; Gürcistan, Azerbaycan ve diğer Türk Devletleriyle
kucaklaştıracak, ötesinde Çin, Hindistan, Pakistan’a ulaştıracak, kuzeyde
Rusya’ya kadar önünü açacaktır.
Yani Doğu Karadeniz’e tesis edilecek demiryoluna sadece
Giresun’a gelsin, Ordu’ya gelsin, Trabzon’a gelsin gözüyle dar bir pencereden
bakmak yerine büyük fotoğrafı görmek gerekir. Eğer bu anlayışla bakılırsa Doğu
Karadeniz’e gelecek tren/demiryolunun ne kadar gerekli ve faydalı bir yatırım
olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Tren/Demiryolu aynı zamanda bölgedeki limanları
da canlandıracağından ulaşacağı çevrenin genişliği daha da artacaktır.
Yük ve yolcu taşımacılığında tren/demiryolunun avantajları
ve ekonomik faydalarını anlatmakla bitiremeyiz. Gelişen teknoloji sayesinde her
geçen gün artan kapasitesi ve hızı da göz önüne alındığında bu yatırımdan artık
kaçamayız/kaçamazsınız. İşte son günlerde başta Ordu ve Giresun Ticaret
odalarının ve STK’larının bu konudaki seslerini yükselmesinin haklı sebepleri
bundandır. Eğer Doğu Karadeniz’e tren/demiryolu gelecekse aklın ve mantığın
yolu olan sahilden, Samsun-Sarp hattında gelecek hattır. Eğer siz bu hattı
görmez ve hattı sadece Trabzon üzerinden indirirseniz, olası tüm faydalarını
kısıtlarsınız. Hem bölgeye, hem ülkeye ihanet edersiniz...