Merhabalar,
Yine yoğun geçen bir nöbetin sabahındayım, daha doğrusu
seherinde. Çok sevdiğim bu vakti değerlendirmek için araladığım pencereden
gelen temiz hava, huzur da getiriyor beraberinde. Sonbaharın sabah serinliğini
hissetmek, sessizliğin sesini dinlemek ve yeni günün ilk ışıklarına şahit olmak
ne büyük şükür sebebi. Bu vakitler sanki düşünmek, idrak etmek, değerlendirmek
ve huzur bulmak için yaratılmış.
Hayatın akışı içinde koşuştururken düşündüklerimiz hep
işlerimizin ilerleyişi olurken, bu saatler sanki bize özel ayrılmış vakitler
gibi gelir bana hep. Henüz sönmemiş sokak lambalarının ışığı ile aydınlanmakta
olan günün ilk ışıklarının birbirine karışması, hep kalabalık gördüğümüz
yerlerin sakinliği, yeni resmedilmeye başlamış bir tuvale atılan ilk fırça darbeleri
gibi hissettirir. Sanki biraz sonra alacakaranlık, birkaç açık renk darbesi ile
açılacak, hareket halinde izlenimi veren bir kaç insan figürü bu alanda
belirecek, yolda araçlar görünmeye başlayacak ve saatler sonra tablo son halini
alacak. Sonra fonda, hareketlerin oluşturduğu seslere karışan insan sesleri
duyulacak ve resim can bulacak. Ne muhteşem bir eser...!
Yorgunum, uykusuzum, herkes gibi ve herkes kadar pek çok
günlük sıkıntıyla uğraştım ama huzurluyum ve anın güzelliğini yüreğimde
hissediyorum. Çünkü bugün bir daha gelmeyecek, bunu çok iyi biliyorum. Gün ve
gece boyunca gördüğüm tomografilerdeki hasta akciğerleri ile nefes almanın ne
kadar kıymetli olduğunu daha iyi anlıyorum. Karşılaştığım her insanın ayrı bir
dünyası olduğunu kabul ediyorum. Onun dünyasındaki olumlu ve olumsuz olayların
ona kattığı, eksilttiği ya da hissettirdiklerini anlamamın mümkün olmadığının
da farkındayım, tıpkı onların başkalarını anlayamamış olacağını bildiğim gibi.
Gördüğüm hastalardan öğrendiğim çok önemli bir şey daha
var, iyileşmenin hep iyiye giderek olmayacağı..
Şikayetleri nedeniyle yatarlarken, geliş nedenlerinden
bağımsız yapılan tetkiklerle saptanan başka hastalıklar da iyileşmenin bir
parçası değil mi? Araya giren bu durum olmasa belki de geç kalınmış olacakken,
oluşan hastalıkla şifa bulmak da iyileşmeye başlamak için ilk adım sayılmaz mı?
Tıpkı hayat gibi.
Olağan akış devam ederken araya giren travmatik olaylar
ya da olumsuzluklar da, bir sonraki haldeki bakış açımızı değiştirir, farklı
bilgiler öğretir, yeni ufuklar açar. Yaşanan kötü olaylar, kayıplar, acılardan
sonra da iyileşme hemen olmaz. Bir süre daha devam eden, hatta zaman zaman
hatırlanan yaşanmışlıklar da iyileşme sürecinde yer alan sonraki bize katkı
sağlar. Yani dalgalanmak da iyileşmenin bir parçası aslında. Yaşanan kötü
olaylardan sonra hep iyiye giderek düzelme beklemek de gerçekçilikten uzak bir
bakış açısı, tıpkı hayati öneme sahip bir hastalığın, başka çok da önemli
olmayan bir hastalık nedeniyle takip edilirken tesadüfen saptanması gibi.
Yeni yatırdığım hastanın sedyeyle koridordan geçerken
oluşan sesi bir anda nöbette olduğumu tekrar hatırlatsa da, telefon sesini
duymadığım ve kendime ayırabildiğim bu güzel zaman dilimi için ne kadar
teşekkür etsem az.
Günün ilk ışıklarından sonra güneşin ilk ışıklarını
görebilmek de ne büyük mutluluk. Batan güneş bile karanlık bir geceden sonra
parlak ışıklarıyla doğuyorsa yeni güne, ulaştığımız her yeni gün yeni bir
başlangıç için sunulmuş en güzel fırsat bize.
Sağlıcakla kalın...