SON DAKİKA
SON DAKİKA


Tıp Bayramı
16.03.2021

Merhabalar. Lise son sınıfta karar vermiştim tercihlerim arasında tıp da olacağına. Öncesinde mutlaka olsun diye bir isteğim olmamıştı ama sınav yaklaştıkça da ilk tercihim beni motive etmeye başlamıştı. Sonuçlar açıklandığında içimi bir yandan sevinç, bir yandan da acaba nasıl olacak endişesi kaplamıştı. Tanıdığım arkadaşlarımla birlikte kayıt için gittiğimde, kampüste ilk kez tıp fakültesi öğrencisi olduğumu hissederek yürümüştüm heyecanla. Oryantasyon gezisi ile bizlere okul, kampüs, şehir en ince ayrıntısına kadar gösterilmiş, gezdirilmişti. İlk sınavlar, ilk dersler, kadavra ile tanışmam, dokunamam zannettiğim insan kemiklerini öğrenme isteğimle temin etme çabası, hastane içinde ilk kez beyaz önlüğü giydiğimde hissettiklerim, stajlar, hasta ile ilk karşılaşmam, sözlü sınavlar, ilk muayenem, ilk enjeksiyonum, ilk attığım dikiş, acilde ilk kez gördüğüm travma hastaları, bu işin içinde bir de nöbet tutmak olduğunu fark edişim ve tuttuğum nöbetler, o nöbetlerdeki muhabbetler ve samimi arkadaşlıklarla biten öğrencilik yılları…

Sonrasında hayatımda ilk kez bir köyde tek başıma kaldığım hekimlik dönemi, orada geçen önce alışmakta zorluk çektiğim, sonra çok sevdiğim yıllar, uzmanlık sınavına hazırlık, kazanmam ve başlayan asistanlık süreci… Ardından gün aşırı nöbetler, aralıksız 33-34 saat hastanede geçen vakitler, uykusuz geceler, eğitim süreçleri, güzel dostluklar, servis sohbetleri, hastalar… Uzmanlık sınavı, mecburi hizmet, sonrasında istediğim şehre ancak istifa ile  özel sektöre geçerek gelişim, orada kazandığım hayatımın en güzel dostları, dostlukları, sonrasında değişen süreçle 5 yılın sonunda tekrar sağlık bakanlığına dönme isteği, atama bekleyişim, yeni bir hastane, yeni koşuşturmalar ve ardından salgın süreci…

Enfeksiyon hastalıkları uzmanı olarak, gecenin bir yarısında yaşadığım şehirdeki ilk şüpheli hasta için hastaneye gidişimle başlayıp, sabaha karşı eve dönüşüm ve sonraki süreçte başımıza geleceklerden habersiz bunu yorgunluk zannettiğim vakitler… Ardından artan hastalar, başlangıçtaki kaygılarım, gözümü kırpmadan ve sabah olduğunu ancak aydınlanan hava ile fark ettiğim zamanlar… Hasta olmaktan çok sevdiklerime bulaştırma endişesi, her gün hasta değerlendirmeleri, tulum, maske, gözlük ile yapılan vizitler… Şifa ile taburcu ettiklerimiz gibi elimizden kayıp giden hayatlar… Hastalarımız gibi, başka hastanelerde emek veren kaybettiğimiz meslektaşlarımız, sağlık çalışanlarımızın üzüntüsü…

Yılları birkaç cümle ile anlatmak mümkün olmasa da yaşadıklarımı, benzerlerini yaşayan tüm meslektaşlarım adına özetlemeye çalıştım. Üzüntülerim, sevinçlerim, yorgunluklarım, mutluluklarım, çok şükür dediklerim ve tüm duygularımla ben olmama neden olan yıllar, tıpkı diğer hekim arkadaşlarım gibi. Bitti mi? Tabii ki bitmedi, hem yaşananlar hem de Allah ömür ve sağlık verirse yaşanacak olanlar. “Tıp Bayramı” diyerek kutladığımız 14 Mart’ta uykusuz gecelerin uykusu, iyileşen hastalarımızın sevinci, kaybettiklerimizin üzüntüsü, üzerimizde emeği olanların katkısı, ailelerimizin çabası, verdiğimiz pek çok emek ve yıllarımız var. Kutlu olsun.

Sağlık ve şiddet kelimelerini yan yana görmediğimiz, emeklerimizin anlaşılabildiği, cansiparane uğraşlarımızın kıymetinin hep bilindiği nice güzel yıllar dileğiyle. Kaybettiğimiz tüm meslektaşlarımıza da rahmet, saygı ve minnetle. İyi ki vardınız.

Sağlıcakla kalın.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap