Her gün polikliniğimize bulaşıcı hastalıklar açısından
tarama yaptırmak istediğini söyleyen pek çok kişi başvuruyor. Tarama amacıyla
geliş, hastalarımız, toplum ve bizler için sevindirici çünkü var ise bir
bulaşıcı hastalığın farkında olmak hem tedavi, hem de yayılmasının önlenmesi
açısından çok önemli.
Bunlar içerisinde HIV/AIDS tarama yaptığımız hastalıkların
başında geliyor. HIV, bağışıklık sistemi hücrelerini hedef alarak enfeksiyon
oluşturan bir virüs. Bağışıklık sistemi hücrelerinin azalması da HIV dışında
başka virüs, bakteri, mantar ve parazitlerle enfeksiyona zemin hazırlıyor, bazı
kanser türlerinin ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor. Ana bulaş yolu; cinsel
ilişki, kan-kan ürünleri ve anneden bebeğe geçiş şeklinde. Tüm HIV
bulaşmalarının % 80-85’inin nedeni korunmasız cinsel ilişki.
Cinsel yolla bulaşmanın engellenmesi için tek eşlilik ve bu
söz konusu değilse de cinsel ilişki sırasında prezervatif (kondom) kullanılması
önemli. Enjeksiyon ekipmanları, tıraş-manikür-pedikür ve dövme malzemelerinin
kişiye özgü olması da bulaşmayı önlemek açısından dikkat edilmesi gerekli
noktalardan. HIV; sarılmakla, tokalaşmakla, hava yolu ile bulaşmaz.
Kişinin HIV ile karşılaşmasından 2-4 hafta sonra ateş,
halsizlik ve grip benzeri şikayetler görülebilir ve bu şikayetler birkaç hafta
devam edebilir. Akut enfeksiyon dediğimiz bu dönem geçtikten sonra, virüs
vücutta hiçbir yakınmaya neden olmadan ortalama 8-10 yıl kadar kalabilir.
Maalesef bu süre içinde de kişinin bulaştırıcılığı devam eder. Belirtisiz dönem
birkaç yıl kadar kısa veya 10 yıldan çok daha uzun sürebilir. Virüs sayısı
kişiden kişiye değişecek şekilde artar ve bu süreçte de kronik ishal, kilo
kaybı, lenf bezi şişlikleri, cilt bulguları, fırsatçı enfeksiyonlar ortaya
çıkabilir.
Hastalık ilerledikçe ve AIDS tablosu geliştikçe, bakteri,
parazit, mantar ve virüs kaynaklı fırsatçı enfeksiyonlar ve sistemik
enfeksiyonlar da hastalık tablosuna eklenir.
Virüs ile enfekte kişinin kanında, virüse karşı oluşturulmuş
antikor adı verilen yapıların tespitine dayalı tetkikler ile tanı koyulur.
Elisa yöntemi ile yapılan bu tetkiklerde pozitif sonuç elde edildiğinde
doğrulama testleri yapılır ve bu tetkikler de pozitif olarak gelirse kişi HIV
pozitif olarak kabul edilir. HIV, vücuda girdikten 3-8 hafta sonra virüse karşı
antikor geliştirme başlar. Hastaların %97’sinde virüsün alınmasından sonraki
ilk 3 ay içinde antikorlar oluşur, nadiren virüse karşı antikorların gelişmesi
6 ayı bulabilir. Bu nedenle şüpheli teması olanların Elisa testi negatif olsa
bile takip edilmeleri ve belli aralıklarla tetkiklerinin tekrar edilmesi gerekir.
Tedavinin amacı virüsün çoğalmasını önlemek ve vücuttaki
virüs miktarını azaltmaktır. Böylece vücutta daha az virüs yükünün bulunur ve
bu durum bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesini sağlar, hastalığın ilerleyişini
yavaşlatır ve durdurur. Hastalık ilerlemeden, ek enfeksiyonlar ve kanserler
görülmeden tedaviye başlanması önemli olduğundan şüpheli teması olanları, “Bana
bir şey bulaşmamıştır, zaten bir şikayetim de yok” gibi yanlış bir düşünceye
kapılmadan tarama testi yaptırmak üzere davet etmiş ve pozitif sonuç durumunda
isimlerin gizli kaldığını, hasta mahremiyetine dikkat edilerek özel
kodlamalarla sonuç takibi yaptığımızı da hatırlatmış olalım.
Sağlıcakla kalın.