SON DAKİKA
SON DAKİKA


Savaş!
1.03.2022

Merhabalar. 

Bir kaç gündür Rusya-Ukrayna savaşı ile ilgili haberleri okuyoruz, görüntüleri izliyoruz, Ukrayna’da bulunanların sosyal medya paylaşımlarından yaşadıklarına tanık oluyoruz.

Sürekli duyulan siren ve çatışma sesleri, yağmalanan dükkanların ve bombalanmış binaların görüntüleri, daha önce binlerce insanın yürüdüğü fakat şimdi bomboş olan geniş caddelerin kimsesizliği, sığınak olarak kullanılan metro istasyonlarındaki halkın endişeli hali ve bu yüzyılda bir metro istasyonunda, savaşın ortasına doğan minik bir yavrunun masumiyeti, böyle bir dünyaya doğan yavru gibi böyle bir dünyada savaş silahları ile hayatını kaybeden miniklerin kanlı ve cansız bedenleri ile yüreklerimiz dağlanıyor. 

Aynı yerde; bir yandan salgın hastalık nedeniyle maskeli, bir yandan savaş nedeniyle endişeli bir şekilde sıralanmış çocukların beden dilleri ve bakışları bize konuşmadan da yüzlerce cümle kurulabileceğini öğretiyor. 

Sahibi ile sığınakta bulunan bir köpeğin kaygı dolu bakışları, patlayan benzin istasyonlarından yükselen alevlerin izlerken bile hissedilen yakıcılığı, gece olmasına rağmen ateşle aydınlanmış gökyüzünün alev topuna dönmüş hali içimizi sızlatıyor. 

Bir hastaneye saldırı görüntüleri, penceresinden nefes alan hastaları görmek yerine gördüğümüz dumanlar ve yükselen alevlerin hissettirdikleri, otopark alanlarını sığınak olarak kullanan insanların çaresizlikleri canımızı yakıyor. 

Vedalaşan eşler, anne-babalar, çocuklar, sevgililer gibi yan yana mücadeleye koşan aile üyelerinin görüntülerine tanık olmak, yanında sevdiğini kaybetmeyi göze alarak vatan savunması için mücadele verenlerin hissettiklerini düşünmek, bu nasıl bir dünya ve bu nasıl bir zaman diye sorgulatıyor.

Bunca yıl yaşadıklarını olduğu gibi, bir kaç parça eşyalarını da bir valize sığdırıp ülkelerinden ayrılmak zorunda kalanların çaresizlikleri, geride bıraktıklarından ayrılışları buradan bile yüreklerimize dert oluyor. 

Bizler bu kadarına bile dayanamazken, herhangi bir nedenle orada bulunan sevdikleri için farklı ülkelerde endişe içinde bekleyenleri, haber alamayanları, şu an için ülkesine getirme imkanı bulunamayanları düşündükçe hissedilen çaresizlik empati ile bile zorlayıcı geliyor. 

Bu yüzyılda, bu çağda, yaklaşık iki yıldır tüm dünyayı etkisi altına almış bir salgından henüz kurtulamamışken, küçük dünyalarında hayatlarına devam eden insanları, büyük dünyalarındaki sorunlara alet eden zihniyeti, hangi neden, hangi amaç, hangi ideoloji, hangi menfaat, hangi düşünce haklı çıkarmaya yetebilir ki zaten? Yetmediği gibi savaşın kazananı olur mu hiç? Savaş, savaşanların baştan kaybedeceği bir yol değil mi? Tarihte hangi savaş kayıpsız ve zararsız sonlanmış ki? Şu anda yaşanılan savaş mı, işgal mi, yoksa istila mı? Bu bile tartışmaya açık… Zorbalık ve silah güzel bir sonun başlangıcı olabilir mi? 

İşin ilginç yanı iki ülke arasında yaşanılanları Rus halkı da onaylamıyor, müdahalelere rağmen halk protesto eylemlerine devam ediyor. Bir Rus, elinde ülkesinin bayrağı ile diz çökerek Ukrayna halkından özür diliyor, şampiyon Rus tenisçi Andrey Rublev kamera ekranına “Savaşa Hayır” yazıyor. 

Peki bu savaşı kim istiyor? 

Herkes bu dünyada bıraktığı iz kadar var. Ülkeler ve insanlar da öyle. 

Sağlıcakla kalın. 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap