SON DAKİKA
SON DAKİKA


Salgında Tatil
31.08.2020

Merhabalar,

Salgın döneminin başından beri işin içinde olan diğer meslektaşlarım ve sağlık personeli arkadaşlarım gibi ben de, yoğun bir tempoda ve süre uzadıkça yorgun şekilde çalıştım. Ortam değişikliği ihtiyaç olsa da salgın döneminde bu yapılabilir mi, nasıl olur, gideceğim yerde korunabilir miyim, bana bulaşmış olursa kuluçka döneminde birilerine bulaştırır mıyım gibi birtakım endişelerle yıllık iznimi alarak yola çıktım. Kendi aracımla, temel ihtiyaçlar dışında başkalarıyla mümkün olan minimal düzeyde iletişim kurarak Gökçeada’ya ulaştım. İlk kez üniversite sınavına girdiğim yıl gittiğim, sonrasında yazın benim için hep anlamlı olan ve nereye gitsem acaba diye düşündüğüm vakitlerde kendimi orada bulduğum Gökçeada’da yaşayan teyzem, eniştem ve kuzenlerimle ilk karşılaşmamız bile salgından nasibini aldı. Maskeli, mesafeli, sarılmadan sadece onların şaşkınlık ve sevinç içeren cümleleri, benim sürpriz heyecanımla yaşadığım mutluluk pandemi sürecinde buruk olsa da güzeldi. Bu karşılaşmanın salgın öncesindeki hatırladığım halleri ile şu andaki hali, beni nereden nereye diye düşünmekten alıkoyamadı. Sonrasında da maske ve mesafeye dikkat ederek vakit geçirdik, olası kuluçka dönemindeki enfeksiyondan ben onları, onlar da beni korumaya çalıştı.

Gökçeada, Covid19 dönemindeki tatil için biçilmiş kaftandı. Hiç kimse ile iletişim kurmadan sadece bizlerin olacağı nice keşfedilmemiş koylardan her gün bir yenisini seçtik. Kimi zaman bizim gibi düşünenlerle karşılaşmış olsak da aramızda sosyal mesafe ötesinde, sadece var olduklarını anlayacak kadar mesafe hep vardı.

Ada halkı genelde evlerinde, yakın mesafedeki komşularla bile sadece uzaktan selamlaşarak görüşse de, ne yazık ki tatil için gelenlerde aynı hassasiyet yoktu. Maske ile dolaşıp sosyal mesafeye dikkat edenler elbette ki vardı ama bir o kadar da maskeli olup mesafeyi koruyamayanlar ya da maskesiz dolaşanlar mevcuttu.

Her geldiğimde adanın meşhur dibek kahvesini içmek için Zeytinliköy’e giderken bu kez gitmedim, Kaleköy akşamlarında yürüyüş yaparken bu kez herkesin ayrıldığı çok geç vakitte bir kez gittim, hiçbir mekanda oturmadım, kalabalık yerlerde bulunmadım, mecburen girdiğim marketlerde de sosyal mesafeye dikkat ettim ve tabii ki maske kullandım. Bunların hepsini tatilin güzelliğini hissederek, zorunluluk gibi değil yeni yaşam şekli olarak benimseyerek, yük olarak hissetmeden, kendimi ve tüm sevdiklerimi korumak adına yaptım. Tabii ki korunma konusunda ne kadar başarılı olabildiğimi ancak 14 gün sonra söyleyebileceğim.

Salgın süresince 5.5 aydır hemen her gün Covid19’la enfekte hasta ile temasta olup çok şükür ki bulaş olmadan bugüne ulaşınca, verdiğim emeklerin heba olmaması için daha dikkatli davranmaya çalıştım ama fark ettim ki şu anda dışarıdaki sosyal hayat Covid servisinde çalışmaktan daha riskli. Neden? Çünkü hastanede pozitif hastaları biliyor, tüm hastalara muhtemel pozitif gibi yaklaşıyor, hasta vizitlerinde onların maskeli olmasını sağlıyor, sağlık personeli olarak bizler de tulum, maske, gözlük ve siperlikle günlük hasta değerlendirmesini mesafeyi koruyarak yapıyorken, dışarıda insanların yarısı maskesiz, bir kısmı da doğru maske kullanmıyor, mesafe konusundaki hassasiyet zaten en düşük düzeyde. Hatırlatma ve uyarmayı misyon edinmiş olmama rağmen bazen ümitsizliğe kapılmıyor değilim. Dünya salgınla uğraşıyorken, her gün Covid19’a bağlı kaybedilen hastaları duyuyor ve görüyorken neden bu dikkatsizlik, rahatlık, rehavet anlayamıyorum.

Gökçeada’dan ayrılırken bir daha ya kısmet diyorum. En güzel şekilde ağırlayan sevdiklerime çok teşekkür ediyor, hepinize adanın güzelliği, samimiyeti, doğallığı ve sakinliği gibi nice güzel günler diliyorum.

Sağlıcakla kalın.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap