Merhabalar,

Ülkemizde Corona virüs ilk olarak 11 Mart 2020’de şikayetleri olan yurtdışı bağlantılı bir hastada tespit edildi. Dünyayı etkileyen salgının başka ülkelerdeki etkilerini takip ederken, ülkemizdeki ilk vaka bildirimi önce şaşkınlık ve panik oluşturdu, sonra hasta sayısındaki artışa alıştık. Bu kez Covid-19’a bağlı ilk hasta kaybı haberi ile kaygılandık fakat vaka sayısı ve hasta kayıpları artıkça ona da alıştık, her gün kaç yeni tanılı hasta oldu, kaç vefat var diye merak eder olduk. Öneri ve tedbirlerimiz önce çok ciddiye alınmadı, rakamlardaki artış görülünce bir grup uygulama konusunda direnç gösterse de uygulanmaya çalışıldı, uygulamayanlar da yasaklarla mecbur bırakıldı. Bugün geldiğimiz noktada vaka sayısı ve Covid-19’a bağlı ölümlerde gerileme olduğunu görüyoruz. Sağlık Bakanlığı’mızın hassasiyeti ve kısa sürede oluşturulan algoritmalarla yapılacaklar belirlendi ve süreç özenle yönetildi. Sürecin başından beri Covid-19’la enfekte olan hastaların toplandığı bir hastanede çalışan enfeksiyon hastalıkları uzmanı hekim olarak, bugün geldiğimiz noktada gösterdiğimiz hassasiyetin ziyan olmaması için, bundan sonra çok daha dikkatli olma zamanı diye düşünüyorum. Her ne kadar vaka artış hızında azalma olsa da yeni hastalarımız oluyor, ülke genelindeki rakamlar da bunu gösteriyor. Pandemi nasıl Çin’de bir hasta ile başlayıp tüm dünyaya yayılarak ülkemize ulaştıysa, ülkemizdeki salgın başlangıçta nasıl bir hasta ile başladı ve sonra her şehirde görüldüyse, bundan sonraki süreçte de tek bir hasta bile başa dönmemize neden olabilir. Yani vaka sayısında azalma olması önlemleri azaltmamız ya da uygulamamamız anlamına gelmiyor. Biliyorum hepimiz sıkıldık, evde kalmaktan bunaldık, yakın insan ilişkilerimizi özledik ama lütfen biraz daha sabır gösterelim. Rehavete kapılmak tüm emeklerimizi boşa çıkarabilir.

Hastalığı geçirenlerin bir süre daha virüs taşıdığını ve bulaştırabilecek olduğunu biliyoruz. Bu sürenin kişiden kişiye değişebileceğini bilmekle birlikte, ne kadar olduğu konusunda net bir veri şimdilik yok. Bizler bu nedenle taburculuk sonrasında da bir süre daha izolasyona devam edilmesini öneriyoruz. Son dönemde, taburculuk öncesinde virüsün kaybolduğunun gösterilmesi için testler yapıyor olsak da, bu testlerin var olan virüsü tespit oranı %100 değil. Dolayısıyla geçirmiş olan kişilerin evde iseler hastalık sürecinde ve sonrasında, hastanede iseler de taburculuk sonrasında önerdiğimiz sürelerde izolasyona devam etmeleri önemli. Bir de hastalığı asemptomatik dediğimiz herhangi bir şikayeti olmadan geçiren tespit edemediğimiz bir grup var ve bu hasta grubunun da bilimsel istatistiki veri olarak tespit ettiklerimizden daha fazla olduğunu biliyoruz. Yani hem farkında olmadan geçirdiği için hastaneye gelmeyen ve doğrulanmamış kişilerin bulunması, hem de geçirenlerde de bir süre daha virüs bulunma ihtimali sebebiyle henüz bu sürecin bittiğini söylememiz çok zor. Buraya kadar ülkemizde pandeminin yönetilmesi ve önerilere uyarak sağduyulu yaklaşanlar sayesinde geldiğimiz bu noktada pek çok ülkeye örnek olurken, rehavete kapılmadan aynı hassasiyeti devam ettirmemiz gerekli. Rakamlara bakarak ve salgının bittiğini düşünerek izolasyona dikkat edilmemesi, önerilere uyumda gevşeme, henüz toplum bağışıklığının istediğimiz seviyeye ulaşmamış olmasından dolayı yeniden vaka sayımızda artışa sebep olabilir.

Bu aşamaya kadar hep birlikte ve el birliği ile salgın hızını yavaşlatabildiysek, bundan sonra da yine el birliği ile sonlandırabiliriz. Bir zincirin gücü en zayıf halkası kadardır. Hepimiz bu zincirin birer halkası olarak ve önerilere dikkat ederek güçlü olmak zorundayız. Bu nedenle şimdiye kadar söylediğimiz tüm önerilere aynı şekilde ve aynı hassasiyetle uymaya, ellerimizi sık yıkamaya, ortak kullanılan alanlara hem kirli ellerle dokunmamaya, hem de dokunduktan sonra el hijyeni sağlamaya dikkat etmeye, maske kullanmaya ve kullanım kurallarına özen göstermeye, sosyal izolasyon uygulamaya, bir süre daha sarılma, öpme, tokalaşmadan uzak durmaya ve mümkün olduğunca evde kalmaya devam..

Birlikte başaracağız.

Sağlıcakla kalın..